Son yıllarda spor dalında uluslararası arenada güzel başarılar elde ediyoruz. Gençlerimiz göğsümüzü kabartarak İstiklal Marşımızı okutup bayrağımızı dalgalandırıyor. Bu başarının ardında elbet disiplin ve büyük bir çalışma temposu var. Ama ben asıl gücün başka olduğunu düşünüyorum. Bence asıl güç, anneler! Evet, anneler çocukluk döneminden itibaren çocuklarına destek verip yıllarca onları antrenmanlara götürüp getiriyor. Sabahın erken saatleri ya da gecenin geç saatleri fark etmiyor, tek bir sitem kelimesi ağızlarından çıkmadan çocuklarının iyi bir sporcu olması için çabalıyorlar. Beslenme düzenleri bile annelere ait. Bir sporcu nasıl beslenmeliyse, öyle yemekler hazırlıyorlar çocuklarına... İşte o annelerin emeği filizlenmeye başladı. Ülkemizi uluslararası şampiyonalara, olimpiyatlara taşıdı.
İşte bugün yine çocuğuna destek olan, onu hem yurt içi hem de yurt dışında şampiyonalara götüren, 10 yaşında olmasına rağmen binicilik alanında dünya çapında pek çok başarıya imza atan bir anne ve kızıyla tanıştıracağım. Amacım her başarılı sporcunun ardındaki gizli kahraman annelerin görülmesi ve çocukların iyi gözlemlenerek yeteneklerinin farkına varılmasına biraz olsun katkı sağlayabilmek.
Nil Tanem, ata sporumuz olan biniciliğe tutku ile bağlanmış. Balkan Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı'nda yarışmış ve birinci olmuş. Bunun dışında Moskova başta olmak üzere birçok ülkeden madalya ile dönmüş. Yurt içinde de kazandığı pek çok yarış var. Annesi Nilüfer Şener'in dikkati onun bu yeteneğini ortaya çıkarmış. Bugün sizleri bu başarılı anne ve kızıyla tanıştırmak istiyorum. Eminim pek çok çocuk ve annesi için rehber olacaktır.
- Atlarla olan tanışıklığınız nasıl başladı?
- Nil Tanem: Pandemide başladı. Annem beni bir gün çiftliğe götürdü, atları gördüm. Onlara dokunmak, yanlarına gitmek çok heyecan vericiydi.
- Binicilikte hobi dışında profesyonel olarak yapmaya karar verme aşamanız nasıl gelişti?
- Nil Tanem: Biniciliğe hobi olarak başlamak istemiştim ama zamanla bu işin beni ne kadar heyecanlandırdığını fark ettim. Hocalarım, yeteneğimi ve cesaretimi gördüklerinde beni daha çok teşvik ettiler. Onların destekleriyle daha fazla ders almaya başladım. Katıldığım birkaç equifun turnuvasında iyi sonuçlar elde edince kendime güvenim arttı. Bu başarılar, beni profesyonel olarak bu sporu yapmaya yönlendirdi. Artık sadece hobi olarak değil, aynı zamanda daha ciddi bir şekilde çalışarak gelişmeye devam ediyorum.
MİLLİ TAKIMIMIZDA YARIŞTIM
- Hangi madalyaları kazandınız?
- Nil Tanem: Türkiye'de birçok turnuvaya katıldım ve farklı kategorilerde sayısız kupa ve madalya kazandım.
Ancak benim için en önemlisi, temiz ve hatasız bir parkur yaparak yarışı bitirmek. Bazen hatalar olabiliyor ama parkuru tamamlamak benim için her şeyden daha önemli. Bu yıl Balkan Şampiyonası'nda Türk Milli Takımı'nda yarışma fırsatım oldu. Türkiye'yi temsil etmek benim için büyük bir gururdu ve ilk gün 80 cm'de müşterek birinci oldum. Bu, benim için çok özel bir anıydı çünkü milli takım forması ile katıldığım ilk turnuvaydı ve bu beni gerçekten çok heyecanlandırdı.
Ayrıca geçen sene Moskova'da yine Türk takımında yarışmaya gittim ve oradan da kupa ile döndüm. Tüm bu deneyimler, benim için sadece kazanmak değil, aynı zamanda atlarla birlikte geçirdiğim zamanın ve kazandığım dostlukların değerini de artırıyor.
- 10 yaşındasınız ama uluslararası arenada yarışıyorsunuz. Bir çocuk gözüyle yaşıtınız diğer ülkeden olan çocuklarla yarışırken neler hissediyorsunuz?
- Nil Tanem: 10 yaşında uluslararası arenada yarışmak çok heyecan verici. Diğer ülkelerden gelen yaşıtlarımla yarışırken, hem kendimi çok özel hissettim hem de biraz heyecan duydum. Mesela Balkan Şampiyonası'nda ve Rusya'daki turnuvalarda diğer çocuklarla tanışma fırsatım oldu. Onlarla konuşmak, farklı dillerde iletişim kurmak çok farklı bir tecrübeydi.
Yarışmalar sırasında biraz rekabetçi olsak da, yarış sonrası birbirimize destek oluyoruz. Diğer ülkelerden gelen çocuklarla arkadaşlıklar kurmak, yeni kültürler öğrenmek benim için harika bir deneyim.
Hepsi çok yetenekli ve bu da beni daha da motive ediyor. Sonuçta, sadece madalya kazanmak değil, bu arkadaşlıkları ve anıları da kazanmak benim için çok değerli.
ATA BİNERKEN KENDİMİ GÜÇLÜ HİSSEDİYORUM
- Ata binmek sizde neleri değiştirdi, neler öğretti, neler kazandırdı? Ata binerken neler hissediyorsunuz?
- Nil Tanem: Ata binmek benim hayatımda birçok şeyi değiştirdi. Bu yıl pony'den ata geçmemle birlikte, yarıştığım yükseklikler arttı ve YB kategorisinde yarışmalara başlamaya başladım. Bu değişim benim için gerçekten heyecan vericiydi.
Ata binerken kendimi özgür ve güçlü hissediyorum.
Atın üzerinde olduğumda, onunla bağlantı kurmak ve birlikte hareket etmek bana büyük bir keyif veriyor. Ayrıca, bana cesaret, koordinasyon ve hızlı karar verme becerileri kazandırdı. Engelleri aşarken, her zaman dikkatli düşünmem ve anlık kararlar almam gerekebiliyor.
Pony ile öğrendiğim temel beceriler, ata geçtiğimde çok yardımcı oldu. Artık daha yüksek engelleri geçerken daha fazla özgüvenim var. Atların bana öğrettiği sabır ve azim, sadece yarışlarda değil, hayatımın diğer alanlarında da bana yol gösteriyor.
İŞLERİMİ KIZIMA GÖRE AYARLIYORUM
- Bir şampiyon nasıl yetişiyor? Bir aile, anne-baba arka planda nasıl çalışıyor, ne tür fedakârlıklar yapıyor?
- Nilüfer Şener: Kızımın bu spora olan ilgisi bizi çok mutlu ediyor, ancak arka planda büyük bir emek ve disiplin gerektirdiğinin de farkındayız.
Yoğun bir iş programım var, ama her zaman kızımın antrenmanlarına ve yarışlarına vakit ayırmaya çalışıyorum. Antrenman saatlerini mümkün olduğunca planlayarak, hem işimi hem de ailemizi dengelemeye çalışıyorum. Kızımı her hafta düzenli olarak antrenmanlara götürüyorum. Bu süreçte programımı esnetmem gerekebiliyor.
Hem ben hem de eşim, kızımızın bu spordaki hedefine ulaşabilmesi için gerekli olan maddi ve manevi desteği sağlıyoruz.
Ayrıca, antrenörlerimizle sürekli iletişim halinde olup, kızımızın gelişimini takip ediyoruz.
Bu, ona daha iyi bir destek sunmamızı sağlıyor. Sonuç olarak, binicilik gibi bir sporun arkasında sadece bireysel çaba değil, aynı zamanda güçlü bir aile desteği ve iş birliği yatıyor. Kızımın hedeflerine ulaşmasında bu unsurların hepsi çok önemli.
MADALYALAR AZMİN SEMBOLÜ
- Tüm emeklerinin sonunda kızınız madalya kazandığında neler hissediyorsunuz?
- Nilüfer Şener: Kızım madalya kazandığında, içimde tarifsiz bir mutluluk ve gurur duygusu hâkim oluyor. Tüm o antrenmanlar, zorluklar ve fedakârlıklar sonunda onun başarı elde etmesi, her şeyin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Ama aynı zamanda, bu sporun tehlikeli olduğunun bilincindeyim. Binicilik, fiziksel olarak zorlu ve riskleri barındıran bir spor.
Kızımın her zaman dikkatli ve temkinli olması gerektiğini biliyorum. Başarı kazandıkça, bu sorumluluk da artıyor; bu nedenle ona güvenliğini her zaman önceliklendirmesi gerektiğini hatırlatıyorum.
Madalya, sadece bir ödül değil; aynı zamanda disiplinin, azmin ve özverinin bir sembolü. Kızımın bu başarıya ulaşırken gösterdiği cesaret ve kararlılık, beni her zaman etkiliyor. Onun için, bu tür başarıların yanında güvenli bir şekilde spor yapmanın önemini unutmamak da çok kritik.
Sonuç olarak, hem mutluluk hem de bir miktar endişe duygusuyla karışık bir deneyim yaşıyorum; ama en önemlisi, onun bu sporu yaparken mutlu ve sağlıklı olması.
- Kızınızı biniciliğe yönlendirmek nasıl aklınıza geldi?
Tamamen hobi olarak gittiğiniz aktiviteler sonucu mu keşfettiniz?
- Nilüfer Şener: Aslında, bu süreç planlı bir şekilde başlamadı; tamamen hobi olarak gittiğimiz bir etkinlikte keşfettik. Bir gün, bir binicilik dersine katıldık ve kızımın ata olan ilgisi ve sevgisi o kadar belirgindi ki, hemen devam etmek istedi.
Zamanla, bu hobi profesyonelliğe dönüştü. Kızım, daha fazla ders alarak ve antrenmanlara katılarak kendini geliştirdi. Şu anda dört atı ile birlikte bu sporun içinde profesyonel olarak yer alıyor. Onun bu konudaki azmi ve tutkusu, bizim de destek olmamıza neden oldu. Kızımın bu yolda ilerlemesi, onu izlemek ve onunla birlikte bu macerayı yaşamak benim için harika bir deneyim oldu.
Başlangıçta bir hobi olarak gördüğümüz bu spor, şimdi bizim için bir yaşam biçimi haline geldi. Kızımın gösterdiği gelişim ve başarılar, tüm ailemizi bu yolculuğun bir parçası yapıyor.
SPOR DUYGUSAL AÇIDAN ÇOK ŞEY KAZANDIRIYOR
- Bir sporcu annesi olarak çocuğunuzu bir spor dalına yönlendirmek isteyen annelere tavsiyeleriniz neler olur? Ata binmek çocuklara neler kazandırıyor?
Nilüfer Şener: Öncelikle, çocuğunuzun ilgi ve tutkusunu keşfetmesine fırsat tanıyın. Onun neyi sevdiğini görmek, başarıya giden yolda çok önemli. Farklı spor dallarını denemesi için ona şans verin; bu, hangi alanda ilerlemek istediğini anlamasına yardımcı olacaktır. Ata binmek, çocuklara özgüven kazandırmanın yanı sıra sorumluluk ve disiplin duygusunu da öğretir. Atlarla çalışmak, onları doğal bir şekilde doğayla iç içe getirir ve fiziksel becerilerini geliştirir.
DERSLERİMDE DE BAŞARILIYIM
- Binicilik dışında neler yapıyorsunuz? Okul hayatı nasıl gidiyor? Akranlarınıza tavsiyeleriniz neler olur?
- Nil Şener: Binicilik dışında okula da çok önem veriyorum. 5. sınıfta okuyorum ve derslerimde başarılıyım. Spor sayesinde disiplin kazandım, bu da okul hayatımda daha programlı çalışmama yardımcı oldu. Okulum da sporu destekliyor, turnuva zamanlarında bana gereken esnekliği sağlıyor.
Akranlarıma tavsiyem, mutlaka bir sporla ilgilenmeleri. Spor yapmak hem fiziksel hem de zihinsel olarak gelişmemizi sağlıyor. Yeni arkadaşlıklar edinmemize, sorumluluk duygusu kazanmamıza ve kendimize güvenimizi artırmamıza yardımcı oluyor. Binicilik gibi eğlenceli bir spor, hayatıma çok şey kattı ve bu yüzden diğer arkadaşlarımın da bir sporla ilgilenmelerini kesinlikle öneririm.