Tuzlu suyun cilt sağlığı ve kalitesi üzerindeki etkilerini anlayabilmek için öncelikle cildin anatomik yapısını çok iyi kavramak gerekiyor. Cilt; epidermis, dermis ve hipodermis olmak üzere dıştan içe 3 katmandan oluşuyor. Epidermis, cilt yapısının görebildiğimiz ve temas edebildiğimiz dış tabakasına verilen isim. İnce ve hassas bir yapıya sahip. Dolayısıyla; güneş, hava kirliliği, kozmetik uygulamalar gibi dış faktörlerden en çok etkilenen alan. Dermisi ise kısaca, deri altı dokusu olarak tanımlayabiliriz. Bağ dokulardan oluşan ve derinin en kalın tabakası olan dermis, darbelere karşı koruyucu görev üstleniyor. Dermis tabaka, gücünü ve dayanıklılığını, kolajen ve elastinden alıyor. Deri altı tabakanın son bölümünde hipodermis olarak adlandırdığımız; yağ ve bağ dokulardan oluşan yapı var. Yaşınız, cinsiyetiniz, genetik yatkınlığınız, beslenme düzeniniz, yaşam tarzınız ve benzeri faktörlerin her biri cildin tüm katmanlarında farklı etkiler yaratıyor ve cilt sağlığı üzerinde önemli rol oynuyor.
TUZLU SU CİLT SAĞLIĞINI NASIL ETKİLİYOR?
Tuz, içeriğindeki minerallerle ciltte biriken kir ve toksinler için muazzam bir arındırıcı. Antibakteriyel etkileriyle akne gibi deri üstü lezyonların kurumasında destekçi. Yara iyileştirici özelliğinin yanı sıra, peeling etkisiyle de ölü hücrelerin temizlenmesini ve cildin yenilenmesini sağlıyor. Bu sebeple denizde yüzmek, sadece vücut zindeliğini değil cilt sağlığını da artırıyor. Tuzlu suyun nimetlerinden faydalanmak için tek seçeneğiniz elbette deniz tatili değil. Cilt bakım rutinlerinizde doğal tuzlara yer vererek aynı etkiyi yaratabilirsiniz. Peki, tuzlu su her koşulda herkes için faydalı mı?
TUZLU SUYUN CİLDE ZARARI VAR MI?
Yetişkin bir insanın vücut ağırlığının yaklaşık %70'i sudan oluşuyor. Bu oranın %20'sini epidermis ve dermis katmanlarında taşıyoruz. Cildimize düşen su oranının %70'i ise epidermis tabakasında bulunuyor. Cilt kuruluğu problemi, epidermis tabakasındaki su kapasitesinin azalmasının bir sonucu olarak meydana geliyor. Kuruluk, epidermisi hassaslaştırarak, cildi dış etkenler karşısında savunmasız kılıyor. Deniz suyu ya da tuzlu su kuruma ve kaşıntıyla ilişkili cilt problemlerini alevlendirebiliyor. Dolayısıyla, bazı cilt hastalıklarının varlığında, denize girmeden ya da tuz içerikli maskelere yönelmeden önce doktora danışılmasında fayda var.
TUZLU SU GÖZ ENFEKSİYONLARINI TEDAVİ EDER Mİ?
Tuzlu suyun vücuda ve cilde olan faydaları bir hayli fazla olunca her derdimize derman olabileceği konusunda yanlış bir kanıya kapılıyoruz. Mikrop kapan gözler, nedenlerine bağlı olarak; göz damlası, merhem bazen de ağızdan alınan ilaçlar yoluyla tedavi edilirler. Bu süreçte denize girilecekse, mutlaka deniz gözlüğü takılmalıdır. Gözlerinizde hissettiğiniz yanma, deniz suyunun tedavi edici özelliklerinin devreye girdiği anlamına gelmiyor. Bu durumu, gözlerinizde daha çok kızarma ve kaşıntı yaşayacağınızın sinyali olarak değerlendirebilirsiniz.
DENİZDE GEÇİRİLEN SÜREYE DİKKAT!
Deniz suyunun cilt sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini artırabilmek için uzun süre denizde vakit geçirmek doğru bir yaklaşım değil. Bu, güneş ışınlarına daha fazla maruz kalacağınız için güneş yanıklarına davetiye çıkarmanız anlamına gelir. Optimum fayda sadece ölçülü olmakla sağlanabilir.
NEMLENDİRİCİ KULLANMAK ŞART
İyileştirici, onarıcı ve yenileyici özellikleriyle cilt sağlığında güçlü etkileri bulunan tuzlu suyun, cilt için şahane bir temizleyici ve arındırıcı olduğunu az evvel söyledim. Bu etki, cilt tipine uygun nemlendiricilerle mutlaka desteklemelidir. Cilt sağlığının istikrarlı bir şekilde korunması bütünsel bir yaklaşımı gerektirir. Ancak ve ancak birbirinden güç alan yöntemlerin bir arada uygulanmasıyla kaliteli bir cilt elde etmek mümkün olabilir. Peki cilt bakımında istikrarlı bir koruma nasıl sağlanır? Mevsim şartlarından bağımsız 3 değişmez kural vardır: