Koruyucu hekimliğin uygulanması amacıyla 2015'de pilot uygulama olarak başlatılan ve yaklaşık 4 yıldır Türkiye'nin 79 ilinde 7 bine yakın çalışanı ile hizmet veren Sağlık Bakanlığı'na bağlı "Sağlıklı Yaşam Merkezleri"nde, tamamen ücretsiz bir şekilde, 7'den 70'e tüm vatandaşlara, psikolog ve gerekirse fizyoterapistler eşliğinde, diyetisyen hizmeti veriliyor.
Çoğu vatandaş bu hizmetten haberdar olmadığı için, ya sosyal medyada "moda" olan ya da komşu eş dosttan duyduğu tavsiyelerle, aslında sağlığı açısından tehlike yaratan trendlere yöneliyor. Bu yılın ilk 3 ayında yaklaşık 57 bin kişiye hizmet veren İstanbul'daki 26 sağlıklı Yaşam Merkezi'nden Ümraniye İlçe Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı Dudullu Sağlıklı Hayat Merkezi'nde görev yapan Uzman Diyetisyen Kübra Pekkan Göktuğ, özellikle sosyal medyanın da etkisiyle protein ağırlıklı diyetlere merak saran çocuk ve ergenlerin, ileride böbrek yetmezliği, hatta kalp yetmezliğine varan tablolarla karşılaşabileceğini söyledi.
Göktuğ, diyabete yatkın bireylerde ise yine daha çok sosyal medya fenomenlerinin önerileriyle "moda" haline gelen "glutensiz" diyetlerin, sanıldığı gibi her zaman sağlıklı olmadığını, şeker hastalığını tetikleyebileceğini ve bu nedenle uzman bir diyetisyen takibinde olmadan, trend haline gelen diyet önerilerine itibar edilmemesi gerektiğini kaydetti.
"AİLE HEKİMLERİ RANDEVULARINI OLUŞTURABİLİYOR"
Uzm. Dyt. Göktuğ, "Sağlıklı Yaşam Merkezleri'nde biz diyetisyenler ve psikologlar iş birliği içinde Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak danışanlarımıza ücretsiz hizmet veriyoruz. Vatandaşlarımız kendileri ayaktan başvurabildiği gibi, aile hekimlikleri aracılığıyla da gelebiliyorlar. Diyetisyen desteği istedikleri takdirde, aile hekimi bizim merkezlerimizden randevusunu oluşturarak yönlendiriyor. Yapacakları tek şey randevu gün ve saatinde burada olmak. Bu hizmetten obezitesi olanlar ya da obezite cerrahisi sonrası takip edilmek isteyenler yararlanabildiği gibi, olduğu kilodan memnun olup da bunu korumak isteyen veya kronik hastalığı olan herkes ücretsiz bir şekilde faydalanabiliyor" dedi.
"BU MERKEZLERİ BİLMEYENLER DİYETİSYENE ULAŞMAYI ZOR SANIYOR"
Bahar aylarının gelmesiyle beraber yaza daha fit girme kaygısı nedeniyle diyetin "moda olarak" hız kazandığına da dikkat çeken Göktuğ, "Yazın yaklaşmasıyla beraber diyet arayışı artıyor. Ama herkes diyetisyene ulaşmanın zor olduğunu düşünüyor ve Sağlıklı Hayat Merkezlerine ne kadar kolay gelebileceklerini birçok kişi bilmiyor. Biz, 6 yaştan itibaren tüm hastaları buraya kabul ediyoruz ve takiplerini sağlıyoruz. Çok başarılı, çok güzel sonuçlar da alıyoruz çocuk danışanlarımızda" diye konuştu.
"ERGENLER KASLI SPORCULARA ÖZENİYOR"
Ülkemizde çocukluk çağı obezitesinin de çok arttığının da altını çizen Göktuğ, "Açıkçası çalışma hayatımın ilk başlarında bu kadar çok çocuk hastaya denk gelmiyordum. Ama şu an 10 hastamdan 2'si çocuk hasta olarak karşıma çıkıyor. Önceden karşıma tiroit hastası çocuk, neredeyse hiç görmüyorduk. Ama artık tiroit hastası çocukları da çok sık görüyoruz. Ergenlerde şu an gördüğümüz en moda diyet, ağır protein diyetleri Spor salonuna giden abilerine ablalarına özeniyorlar, çok kaslı çok yapılı, zayıflamayı hızlandırır, hem de daha fit görünürüz diye düşünerek ağır protein diyetleri yapıyorlar. Oysa bu, uzun vadede çocukların böbrek sağlığına çok büyük zarar veriyor ya da karaciğer yağlanması, hatta kalp yetmezliğine varan sonuçları olabiliyor" ifadelerini kullandı.
HURMA DİYETİ SIFIR GULTEN DİYETİNDEKİ DİYABET TEHLİKESİ
Diyetisyene ulaşmanın zor olduğunu düşündüğü için insanların genellikle sosyal medyadan ya da ne olduğu bilinmeyen internet sitelerinden vs ezbere diyet uygulamalarına giriştiklerini de söyleyen Uzm. Dyt. Göktuğ, "Gerçekten çok ağır vakalar da karşımıza çıkabiliyor. Kronik hastalığı olanlar ya da herhangi bir gıdaya intoleransı olduğunu bilmeyenler olabiliyor. Gıda intoleransı, yaşamın her anında ortaya çıkabilen bir durum. Alerjik şoka giden çok daha ağır vakalar da gözleyebiliyoruz. Sosyal medya çok büyük bir bilgi kirliliği. Mesela bir danışanım hurma diyeti yapıp gelmişti ve diyabeti olduğunu bilmiyordu. Kan tahlillerini analiz edip ona göre bir beslenme programı uyguluyoruz, hurma diyetiyle şekerini 500'e çıkarıp gelmişti. Yine glutensiz beslenmek çok popüler. Örneğin sıfır gluten diyetleri yüzünden şekeri çok yüksek seyirlerde olan danışanlarımız oldu. Glutensiz beslenme, herkese uygun değil. diyabete yatkınlığı olanlar, ailede diyabet öyküsü bulunanlarda hastalığa yakalanmayı daha erkene çekebiliyor ya da kan şekerinde çok ciddi düzensizliklere neden olabiliyor" diye konuştu.
HAZIR OLMADAN YAPILAN OBEZİTE CERRAHİSİ HÜSRAN OLUR
Obezite cerrahisinin de kilo problemlerinde ilk başvurulan yöntemlerden olmaması gerektiğini kaydeden Göktuğ, sözlerini şöyle noktaladı: "Son yıllarda moda olan şeylerden biri de bu. Evet kişi ideal kilosuna ulaşıyor, 4-5 ay da bu kiloyu koruyabiliyor ama tekrar aynı kiloları geri alıyor genellikle. Ondan sonra da çok ciddi bir ümitsizliğe kapılabiliyor. Bunun sebebi de aslında kişinin psikolojik olarak bu işe tam hazır olmadan obezite cerrahisine yönelmesi. Örneğin bizim de buna benzer bir danışanımız vardı, 125 kilo ile geldi, yeme bozukluğu vardı aslında. Öncelikle psikolog arkadaşlarıma yönlendirdim, birkaç seans görüştükten sonra diyete hazır olduğunu hissettik ve başladık, iyi de sonuç aldık"
BU MERKEZDEKİ TAKİBİYLE YAKLAŞIK 40 KİLO VERDİ
Dudullu Sağlıklı Yaşam Merkezi'nde görev yapan Psikolog Elvan Kandemir Güven ise "Bizim hedefimiz aslında öncelikle kilo verdirmek değil, kişinin yaşadığı problemlerde ona psikolojik destek sağlamak. Çünkü kilo verememenin altında birçok faktör yatabilir. Yeme bozukluğu olabilir, yeme bağımlılığı olabilir vb. Aslında zihinsel süreçler, diyete olan bakış açısı, kiloya olan bakış açısı gibi sebepler de süreci zorlaştırabiliyor. Psikolojik destek aldıklarında, kilo vermeye olan bakış açısı değiştiğinde, yeme alışkanlıkları da değişebiliyor. Bu noktada psikolojik destek, kilo verme sürecini hızlandırabiliyor ve kolaylaştırabiliyor" dedi. Yaklaşık 2 yıldır Sağlıklı Yaşam Merkezi'nde uzmanların takibinde olan Gıda Mühendisi Demet Şen ise daha önce başarısız denemeler yüzünden başarısız olduğu kilo verme girişimlerinden bu merkez sayesinde kurtulduğunu anlattı ve şunları söyledi: "Gıda mühendisiyim. Besinlerle, gıda ile sürekli iç içe olmama rağmen beslenmemi doğru yönetemiyordum. Diyetisyen desteği almadan önce defalarca da birçok şey denedim ve her seferinde verdiğim kiloları fazlasıyla geri aldım. 90 kilonun üzerindeydim, hareket etmekte zorlanıyordum, ağrılarım oluyordu. 1,5 yıl önce diyetisyen kontrolünde kilo vermeye başladım ve 37 kilo verdim. 4-5 aydır da ideal kilomu kuruyorum