Dijital çağın en çok kullanılan iletişim araçlarından olan sosyal medya platformlarının kullanımı her geçen gün artıyor. Online istatistik portalı Statista verilerine göre, bu yılın nisan ayı itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 62'si sosyal medya kullanır hale geldi.
Sosyal medyada geçirilen süreler de her geçen yıl artıyor. Dünyada günlük sosyal medyada harcanan süre 2 saat 23 dakika olurken, Türkiye'de ise günlük 2 saat 44 dakika sosyal mecralar için harcanıyor.
Rakamlar sürekli artarken sosyal medyanın nasıl kullanıldığı da çok önemli hale geliyor. AA muhabirine konuşan Klinik Psikolog Dr. Sevilay Abudaram, dikkat dağınıklığının sosyal medya kullanımında önemli sorunlardan biri olduğuna işaret ederek, insanların kendi iç dünyalarını etkilemeyen konuları hızlı geçtiğini ancak iç dünyalarına dokunan içeriklerde ise daha uzun vakit geçirdiğini anlattı.
ZARARLI MI YARARLI MI OLACAĞI KİŞİLERİN KULLANIM ŞEKLİNE BAĞLI OLUYOR
Sosyal medyanın duygular üzerinde çok etkili olduğunu ve insanların bu mecralarda kendilerine rol modeller edindiğine dikkati çeken Abudaram, kişilerin sosyal medyada öğrenmek istedikleri ya da istemedikleri birçok bilgiye maruz kaldıklarını ve bunun sosyal medyanın hijyenik olmayan bir ortam olmasından kaynaklandığını söyledi.
Abudaram, bu durumun ne kadar faydalı ya da zararlı olduğunun kişinin sosyal medyayı kullanma biçimine bağlı olduğunu anlatarak, "Sosyal medyada bilgiye ulaşabilmek güzel bir şey ama o bilgileri filtrelemek, temizlemek veya hangi bilgiyi doğru veya yanlış kabul ettiğiniz kilit noktadır. Dolayısıyla bu bilgiler arasında kaybolmak da mümkün, bu bilgileri bir kaynak olarak kullanıp kendinizi geliştirmek de. Kullanım şekli burada çok önemli." ifadelerini kullandı.
Instagram gibi platformlarda kişilerin arzu ettiği ve hayal ettiği hayatları görmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Abudaram, kişilerin sosyal medyada sadece sonuçları gördüğünü ve sonuca giden yoldaki zorlu süreçleri görmediği için yanıltıcı bir algıya sahip olduğunu söyledi.
Abudaram, "Bir yandan 'Bunu istiyorum, demek ki mümkün çünkü birileri yaşıyor' diye düşünüyor, diğer yandan 'Ben niye yaşayamıyorum? Benim ne eksiğim var?' diyerek değersizlik ve yetersizlik duygularıyla yüzleşiyor. Bu duyguları örtmek için kendisini sosyal medyada olduğundan farklı gösteriyor. Bunun faturası ise kişinin kendisinden uzaklaşması oluyor. Kişi, sosyal medyada kendisini farklı lanse ettiği için, gerçek hayattaki sosyal ilişkilerinden izole oluyor." diye konuştu.
"ÖNEMLİ OLAN SOSYAL MEDYADA TAKİP ETTİĞİNİZ SAYFALAR SİZİN ZİHNİNİZİ NE KADAR GELİŞTİRİYOR"
Sosyal medyayı kullanmamanın bir çözüm olmadığını dile getiren Abudaram, sosyal medyanın, dijital platformlarda var olmanın, bilgiye ulaşmanın ve gündemi takip etmenin çok kıymetli bir yolu olduğunu kaydetti.
Abudaram, "Sosyal medyayı kendi hayatınızda nasıl konumlandırdığınız ve neden kullandığınız çok belirleyici bir unsur. Önemli olan sosyal medyada edindiğiniz bilgiler ve takip ettiğiniz sayfalar sizin zihninizi ne kadar geliştiriyor. Eğer bu içerikler, kişisel gelişiminize ve bilgi dağarcığınıza katkıda bulunuyorsa ne ala. Ama eğer sizi kendinizden uzaklaştırıyor ve olmadığınız biri gibi hissetmenize sebep oluyorsa bu tehlikeli bir şey, çünkü gerçekçi değil." ifadelerini kullandı.
"SOSYAL MEDYA GÜNDELİK HAYATIN GERÇEKLERİNİ DESTEKLEYEN BİR POZİSYONDA OLMALI"
Abudaram, sosyal medyanın gündelik hayatın gerçeklerini destekleyen bir pozisyonda olması gerektiğini vurguladı.
"Bu mecralar, gerçekliği destekleyen ve zenginleştiren bir mecra olmalıdır." diyen Abudaram, sosyal medyanın bir diğer avantajının da sosyalleşme imkanı sunması olduğunu söyledi.
Abudaram, "Bu platformlar, günlük hayatta iletişiminizin az olduğu çevrenizle sizi bağlayan ve birbirinizin hayatlarıyla ilgili fikir sahibi olmanızı sağlayan araçlar olabilir. Bu nedenle sosyal medya ilişkilerinizi güçlendirmek açısından çok kıymetli olabilir. Ancak sosyal medya kişilerin kendi gerçeklik dünyalarından, gerçek hayatlarından ve gündelik yaşamlarındaSosyal medya, gerçek ve gündelik hayatlarınızla örtüşen ve bu hayatları zenginleştiren bir alan olmalıdır.n farklı bir yaşamı yaşadıkları bir alan olmamalıdır. Sosyal medya, gerçek ve gündelik hayatlarınızla örtüşen ve bu hayatları zenginleştiren bir alan olmalıdır." şeklinde konuştu.