Okullarda yeni bir tehlike yayılmaya başlıyor. Çocuklar arasında oynanan 'Doğruluk mu cesaret mi?' oyunu, sınırı olmayan istekler ile öğrencileri karşı karşıya getiriyor.
Peki, nedir bu oyun, nasıl oynanıyor? Muhtemelen bilmeyen azdır. Geçmiş kuşakların da karşılaştığı bir meydan okuma oyunu. Buna oyun demek de pek doğru değil aslında... Öğrenciler yuvarlak bir halka oluşturuyor, ortada bir masa ya da sıranın üzerine kalem ya da şişe gibi bir cisim konuluyor ve döndürülüyor. Karşılıklı gelen iki öğrenci, önce karşısındakine "Doğruluk mu cesaret mi?" diye soruyor. Eğer doğruluk cevabı gelirse, "Sınıftaki şu kişiden hoşlanıyor musun, ilk kiminle sevgili oldun, hayatındaki en kötü gün hangisiydi, matematik dersinde kopya çektin mi?" gibi sorular soruluyor. Eğer cesaret gelirse "Ağzına su al ve gidip şu öğretmenin yüzüne püskürt. Şu kişiye gidip onu sevdiğini söyle, A kişisini hemen gidip dudağından öpeceksin" gibi talimatlar veriyor. Üstelik bunları yapmama gibi şansınız yok. Yapmayanlara baskı uygulanıyor. Dalga geçerek, cesur olmamakla suçlanarak dışlanıyor. Hatta öğrencilerin arasında şiddet içeren kavgaların çıkmasına sebep oluyor. Diğer yandan ilkokul ve ortaokul öğrencileri arasında yayılan bir dalga daha var. Çoğunlukla izledikleri sanal oyunlardan öğrendikleri bazı yöntemler ile daha güçsüz gördükleri öğrencilere baskı uygulamaya çalışıyorlar. "Bana şunu vermezsen, boğazını keserim! Seni kılıçla öldürürüm" gibi cümleler çok yaygın. Korkarak denilen her şeyi yapan küçük öğrenciler, büyük bir kokuya ve zorbalığa maruz kalıyor.
OKULLAR VE AİLELER İŞ BİRLİĞİ YAPMALI
Bu hafta Uzman Klinik Psikolog Ayhan Altaş'tan, ebeveyn ve okul yönetimlerinin bu durum karşısında neler yapabileceklerini dinledik: "Doğruluk cesaret oynanması nasıl önlenebilir? Bu oyun ilkokul düzeyinde pek görülmez fakat ortaokulda başlayıp lise düzeyinde artmaktadır. Anne-babalar, bu konularda çocuklarını bilgilendirmeli. Aileler temel düzeyde çocukları ile sağlıklı iletişim kuruyorsa zaten çocuklar yaşadıkları sorunlar ya da farklı olduğunu düşündüğü konularda ailelerini bilgilendirecektir. Bunun farkına varan aileler, okul ile iş birliği içinde olmaları önemlidir. Aileler, ergenlik döneminde bir çocuğu direk kısıtladığında daha büyük tepkiler alabilir. Çocukların bireysel yapısına göre öncelikle aileler neler yapabilir, bilgilendirilmeli ve aileler çocuklarına göre çözüm üretmelidir. Okullarda bu konularla ilgili öğrenciler ve aileler rehberlik servisi tarafından seminerlerle ve bireysel danışmanlık ile bilgilendirilmelidir."
SANAL OYUNLAR ÖĞRETİYOR
Çocukları şiddete yönlendirmesi konusunda sanal oyunların rolü çok büyük. Çünkü bu oyunların çoğunluğu öldürme, şiddet içerikli oyunlar olmaktadır. Bu oyunlar kişileri şiddete karşı duyarsızlaştırıyor ve şiddeti normalleştiriyor. Çocukların davranışlarını bozduğu gibi dikkatlerini de olumsuz etkiliyor. Çok fazla oyun oynayan çocuklarda dikkat sorunları ön plana çıkıyor. Bu da akademik başarılarını olumsuz etkiliyor.
ZORBALIĞA MARUZ KALDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?
"Çocuklar ve gençler, çeşitli belirtiler gösterebilir. Bu belirtiler arasında sosyal izolasyon, düşük özgüven, anksiyete, depresyon, uyku sorunları, okula gitmekten kaçınma ve akademik performansta düşüş yer alabilir. Bazı mağdurlar fiziksel yaralanmalar yaşayabilir ve hatta travma sonrası stres bozukluğu gibi uzun vadeli etkilerle karşılaşabilir.
Akran zorbalığı ile mücadele etmek için çeşitli önlemler alınmaktadır. Okullar, öğretmenler ve ebeveynler, çocuklara ve gençlere akran zorbalığı hakkında bilgi vererek farkındalık yaratmalı ve bu konudaki olumsuz davranışları önlemek için eğitim programları düzenlemelidir. Ayrıca, mağdurlara destek sağlamak ve gerekli koruma önlemlerini almak da önemlidir. İnternet ve dijital platformlarda da benzer önlemler alınmalı ve çevrim içi zorbalıkla mücadele eden politikalar ve mekanizmalar geliştirilmelidir."
EKRAN SÜRESİ KISALTILMALI
Akran zorbalığı son zamanlarda okullarda önemli oranda artış gösterdiği bilinmektedir. Bu anlamda akran zorbalığının ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmak önemlidir. Ayhan Altaş'tan konuyla ilgili detayları aldık:
"Akran zorbalığı, genellikle çocuklar ve gençler arasında görülen fiziksel, sözlü veya duygusal istismarın bir türüdür. Akran zorbalığı, bir veya birkaç kişi tarafından güçlü olmayan veya etkisiz bir kişiye karşı sistematik olarak tekrarlanan saldırgan davranışları içerir. Bu tür zorbalık, mağdurun sağlığı, mutluluğu ve güvenliği üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Genellikle okul veya sosyal çevrelerde ortaya çıkar, ancak internet ve diğer dijital platformlar aracılığıyla da gerçekleşebilir. Zorba olan kişi veya kişiler, mağdura fiziksel saldırılar yapabilir, küçümseyici veya aşağılayıcı sözler söyleyebilir, dedikodu yayabilir, söylenti yayabilir veya mağduru dışlamaya çalışabilir. Bu davranışlar, mağdurun kendine olan güvenini zedeleyebilir, psikolojik sorunlara neden olabilir ve hatta intihar düşüncelerine yol açabilir.
TAMAMEN YASAKLAMAK TERS TEPER
Ergenlik dönemindeki çocukları engellemek biraz zordur. Aileler eğer daha küçük yaşlarda bu kuralları oturtturduysa çok zorlanmazlar. Ama bazı aileler, bu konularda çocukları tamamen kuralsız bırakmış durumda, günde 4-5 saat hatta daha fazla oyunla ekran başında çocuklar vakit geçiriyor. Bu çocukların dikkat eksikliği, duygusal küntleşme gibi sorunlar yaşamasına neden olabiliyor. Eğer çocuğunuz çok fazla ekran başında zaman geçiriyorsa birden tamamen kesmeyin çok fazla tepki alıp sorun daha da karmaşıklaşabilir. Fakat azaltarak çocuğun yaşına göre bir zaman belirleyin. Ortaokul çocuğu hafta içi ekranda en fazla bir saat hatta yapabiliyorlarsa hafta içi tamamen ekran yok, lise öğrencileri için bu ekran olma süresi bir buçuk saate çıkarılabilir. Hafta sonu da ortaokul öğrencilerinde iki saat, lise öğrencilerinde iki buçuk saat gibi düzenlerlerse çocukların hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığı için doğru adım olacaktır."