Dijital dönüşüm ve teknolojinin hızlı yükselişi hayatımızı kolaylaştırsa da çok çeşitli handikapları beraberinde getiriyor. Teknoloji çağının nesillerini, sağlıklı bir şekilde yetiştirmek ise hem zor hem de büyük bir bilinç gerekiyor. Beğenilerini, tercihlerini, karakterlerini sadece aileleri değil, sosyal medya figürleri de belirliyor. Moda endüstrisi, akran zorbalığı, sağlıklı bir aile içi iletişim, ebeveyn otoritesi, kimlik bunalımı ve cinsel kimlik karmaşasını; Cinsiyeti Terk Etme isimli kitabında oldukça kapsamlı bir şekilde ele alan Nörobilim Uzmanı Dr. Şöhret Karaduman ile konuştuk. Ortaya konferans niteliğinde bilgilendirici bir konuşma çıktı.
FARKINDALIK ŞART
"Cinsiyet karmaşası yasamamış olsam da, kimlik karmaşası yaşamış ve bunun nelere mal olduğunu tecrübe etmiş bir insan olarak hep nedenlerini ve çarelerini aradım. Sorunlar önce fark edilmeli ve çözülmesi onlar küçükken daha kolay ve az yorucu olur.
Bilhassa ailelere ve topluma daha az zarar vermek için bu farkındalığı kazanmamız gerektiğini vurgulamak isterim. Sonuçta her problem yaşayan çocuk bizim çocuğumuz da olabilir ve buna duyarsız kalmak kimsenin istediği bir durum değil. Sadece nasıl yapacağımızı bilmiyoruz. Bu yüzden sorunun kökenine inmek, fazla dallanıp budaklanmadan, orada bunu çözmenin yolunu göstermek istedim."
AKRANLARINI REHBER OLARAK SEÇİYORLAR
"Çocuklar maalesef çok yaygın olan "yetişkin" olmayan ebeveyn tarafından yetiştiriyor. Bu da çocukların ebeveyn otoritesi hissedemedikleri için kendilerine yeni ebeveyn olarak akranlarını seçiyorlar. Ergen çocuklar akranlarından çok etkilenir ve gelişimsel olarak onları bir süreliğine de olsa ebeveynlerine tercih eder. Bu biyolojik bir gerçek ve yerince bir durum. Ama kitabımda yazdığım gibi, bir çocuk o psikolojik olgunluk tekamülünü yapmadıysa, daha doğrusu ebeveynleri tarafından engellenmişse, o akran grubu ve sosyal bulaşıcılık çocukları tehlikeli durum ve davranışları da kabul etmelerine sebep olur."
BİLİNÇLİ EBEVEYNLİK ŞART
"En önemlisi sağlıklı sinir koyma sanatını bilmeyen ebeveynlerin "yetiştirdiği" çoğu çocuğun sorumlu bir şekilde hareket edememesinin şaşırtıcı bir yani yok. Gerekli becerileri kazanma şansları hiç olmuyor. Tik Tok fenomenleri, hatta kötü adamlar... Kahramanlarını cesaret, dürüstlük ve merhamet değil; imaj, fiziksel güzellik, şöhret, altınlar, uzayıp giden skandalları oluşturuyor."
ETKİLEŞİM BOMBARDIMANINA MARUZ KALIYORLAR
"Bu çevrimiçi dünyada yaşayan ilk nesil küresel bir kültürel akıma maruz kalıyorlar.
Çocuklar, gençler dünyanın dört bir yanında aynı kıyafetleri, ayni mekânları ayni yiyecek ve içecekleri seviyor. Etkileşim çok hızlı ve çok kolay bir şekilde ulaşılır. Bir butona basarak arkadaş edinmek ve yine bir butona basarak arkadaşlık bitirebiliyor. Her şey çok zahmetsiz, kolay, hızlı ve hazmedemeyecek kadar çok yoğun bir bilgi bombardımanı ile karşı karşıya. Aynı zamanda da ürkütücü. Bu kadar değişken ve hızlı bir dünyaya uyanmak her insanda kaygı yaratır, bir de bu insan henüz tecrübe sahibi değilse, sınırlarını tanıyamamışsa, bu çevrimiçi dünya onlara cazip geldiği kadar hem duygusal olarak hem bilişsel olarak ürkütüyor onları. Onlar bunun çok farkında olmasalar bile, beyni ve duygu dünyalarını uyaran bu kadar "bilgi" ruhsal gelişimleri için zararlı. Bunu çok hızlı bir şekilde ve çok büyük porsiyon yemek yemeye benzetebiliriz... Çiğnemeye ve hazmetmeye müsait ve yeterince zaman tanınmayan bir beden olmadan bu gıdalar rahatsızlık yaratır."
SORUNU KENDİMİZDE ARAYACAĞIZ
"Kişi farklı sebeplerden dolayı doğduğu cinsiyeti reddedip, bundan uzaklaşma isteği duyabilir.
Bu en basiti kılık kıyafet ve davranış ile yaşanır veya en uç noktada cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırmak ile sonuçlanır. Mesela kızların daha "erkesi" kıyafetler seçmesi, varsa erkek kardeşlerine özenmeleri veya erkek çocukların daha feminen bir tarz benimsemesi.
Bunun uç noktasında bedenlerini ilk başlarında beğenmemeleri veya sürekli eleştirmeleri ve en sonunda kendi bedenlerinde "rahat" etmediklerini, "yanlış" bedende doğduklarını düşünmeleri/ söylemeleri. Bu saydıklarım bilhassa 4 yaşından sonra başlıyorsa dikkat edilmeli. Aileler çocuklarına öfke veya tehditle değil, derin boyutta acı çeken o evlatlarına empati ile yaklaşarak, bu tepkisel davranışın başka hangi yollarla çözülebileceğini araştırması ve iletişimi hiç kesmemelerini tavsiye ederim.
Tatbiki bir çocuk psikoloğu veya psikiyatrist eşliğini yapılırsa çok daha verimli olur.
Ebeveynler çocuğun vermek istediği mesajı anlamak için hazır olmaları şart. Önyargı, korku ve utanç tüm çözüm yollarını tıkar. Her zaman dediğim gibi, çocuklar semptom taşıyıcıdırlar, sorun onlarda değil bizlerde."
SEZGİSEL EBEVEYNLİĞE GERİ DÖNÜŞ
"Günümüz ebeveynlerin çoğu çocuklarının rehberi değil, arkadaşları olmak istiyorlar. Bu hem çocuğa hem aileye, dolayısıyla da topluma büyük zararlar veriyor. Değişim ancak, yetişkinlerin kendi davranışlarına eleştirel bir şekilde yaklaşmayı öğrenmeleriyle mümkün olur. Kitabımda yazdığım gibi, sezgisel ebeveynliğe geri dönüş... Biz bir çocuk dünyaya getirme şansına sahip olduysak, ona ebeveynlik yapma becerilerine de sahibiz. "Ben yapamadım, sen yap" gibi refleksin ve fazla duygusal ile çok kati bir ebeveynlik arasında gidip geliyoruz. Oysa dengeyi oturtmak çok önemli. Kendini bilmek, kendi değerlerimizi ve doğrularımızı yaşamak çocuğumuza verebileceğimiz en güzel hediye. Disiplin, "diciple" kelimeden türedi ve İngilizce "mürit - öğrenci" kelimesine tekabül eder. Yani disiplin, bize izleyecek çocuklar yaratır. Bizden korkup bizim dediğimizi bu yüzden yapan değil, veya sözlerimizi umursamayan da değil. Kişi sevdiğini zaten takip eder, taklit eder. Bu sevgi-saygı dengesini kuran ebeveyn zaten izlenir. Ama kendimizi kandırmayalım. Biz kendimiz olmazsak, taklit kuralları benimsemişsek, bunları çocuklarımıza aşılayamayız."
KOPYALA YAPIŞTIR KÜLTÜRÜNE DİKKAT
"Onlara kopyala yapıştır bir kültür sunarsak bunu bu zeki nesil kabul etmez. Yine iş biz ebeveynlerde bitiyor; biz kendi kültürümüzü gerçekten biliyor ve saygı gösteriyor muyuz? Yoksa biz de özentili bir şekilde başka yerlerin kültürlerine mi kaydık? Sağlam olan, alt yapısı olan kişileri ne popüler kültür ne de başka bir şey olumsuz etkilemez, tam tersine, o insanın hayatına zenginlik katar. Ama altyapı iyi değilse, yani psikolojik olgunluk sağlanmadıysa, en ufak trend, heves veya zevk o kişiyi uzun bir müddet kendi hayatını inşa etmesinde ve istikrarlı bir gelecek kurmasında engeller. Ebeveyn olarak yaşadığımız ve söylediğimiz değerlere kendimiz inanıyorsak, çocuklarımız da bizim yol rehberliğimiz kabul eder, ama inandırıcı değilsek bizim söylediklerimiz sadece gürültü olur."
DENGELİ OLMAK ÖNEMLİ
"İlk başta değindiğim gibi, çocuklar semptom taşıyıcıdır, onlar ailede veya toplumdaki sorunları yansıtır. Aslında bize ayna tutuyorlar bilinç dışı bir şekilde. Onlara kulak verelim, ama önce kendimizi iyileştirelim ki, onların hak ettiği rehber olabilelim. Kendi cinsiyetimizi ne yere batıralım ne de çok baskın bir tavrılar yaşayalım, dengede olalım. Bunun için de çocuklara verebileceğimiz en değerli şey sevgi, sınır ve kendi cinsiyetini dengeli bir şekilde benimsemiş ve yaşayan ebeveynler."
İÇ PUSULA OLMAKSIZIN YOL ALIYORLAR
"Günümüzde gençlerin çoğu güvenilir bir iç pusulası olmaksızın hayatın içinde yol alıyor. Sonuç, yol gösterme konusunda popüler kültüre güveniyorlar. Bu yüzden, tercihleri dış etkiler tarafından yönlendiriliyor; yani kişisel deneyimleri, ihtiyaçları ve ilkeleri, kendi içsel doğrularının değil, diş dünyanın standart ve beklentilerini yansıtıyor."
KENDİMİZLE BARIŞIK OLMALIYIZ
"Anne baba olarak biz kendi cinsel rollerimizin, cinsel kimliğimizin farkında olmalı bilhassa da bununla barışık olmalıyız. 'Saçımı süpürge ettim', 'erkek olmak vardı' veya kadınlığı aşağılayıcı davranışlar sergileyen bir baba veya bir anne kendi durumundan memnun olmadığını, mesele kadın olmanın cazip olmadığını aktarıyor. Bunu duyan bir kız çocuğu olduğunu düşünelim, ne kadar hevesli olacak kadın olmaya? Onun aldığı mesaj şu, 'kızların hayatı zor, erkek olmak daha iyi."