Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

AB bunları alsa, bizi rahat bıraksa

Dolar bir derece düşünce, Beyaz şürekada suratlar da düştü. Hele halkı gene "makarnacı" diye aşağılayıp, yastık altı dolarların bozulmayacağını iddia eden kapaklarıyla 'hülooğ' soytarıları tam rezil oldular. Fakat tabii surat yok bunlarda, ayakkabı köselesi var.
Türk solunun cahilleri tarafından trilyarder edilen mizahçıların dergisi bu hafta simsiyah çıkacakmış! Öyle duydum. Leman dergisi 10 gün matem ilan etmiş.
Bence böylesine kepaze olmak karşısında bir ömür yas tutsalar anca!
Çünkü böyle bir dolar solculuğunun örneği dünyada nadir. Yıl 1935 filan olsa bunlara direkt NAZİ diyecek, Alman Faşisti Hitler'e propaganda bakanı olmuş Goebbels'in arka ceplerinde arayacaktık. Ama maalesef yıl 2016!
Masa altından FETÖ'cü diğer aydın tabakasına gelince, bunların oraya buraya attığı 1 dolarları toplayan sümüklü veletler bile ülkeleri için döviz büfelerine koşturunca bünyeler iyice sarsıldı. Öte yandan baktım, geçen gün İzmirli CHP'liler huni takmışlar.
AB bunları alsa, bizi rahat bıraksa....
15 Temmuz'u bir türlü hazmedemeyen beynini aldırmışlar yüzünden hiçbir şeyi adam gibi tartışamıyoruz. Ama tartışacağız alimallah.
Türkiye'nin resmi katılımı ile yapılan PİSA araştırması müthiş bir sorunu vurdu yüzümüze. Mecazen Türkiye sondan üçüncü. Şili'nin epey arkasında, Trinidad Tobago'nun üstünde. Buyurun buradan yakın!
2003'ten beri yükselen puanlar düşerek, gerilemiş. En fazla düşüş Türkiye'nin en iyi olduğu okuma becerilerinde yaşanmış. Türkiye, sıralamada 70 ülke içinde fende 51'inci, matematikte 48'inci, okumada 49'uncu sırada yer almış.
Okuduğunu anlamayan, anladığını yanlış anlayan bir gençliğe, hadi dürüst olalım, insanlara sahibiz.
Elbette son yılların küresel saldırısının, yok darbeci Kemalistler, yok FETÖ'cüler, yok PKK, yok DEAŞ derken başımıza örülen çorapların da bunda bir rolü var. Ülkedeki akademisyenlerin çoğunun burun ameliyatına ihtiyaç duyduklarını söylemek ise mübalâğa olmaz.
Yani bir şöyle bir kendi kendimize kalamadık. Takkeyi önümüze koyamadık. Bu da bir gerçek.
Ama mazeret bulmaktan kaçınarak bunun üzerinde durup düşünmeliyiz. Burada milli eğitim müfredatları, kafası karışık eğitim bürokratları, kutsal öğretmen tabusunun arkasındaki gerçekler kadar; gazetelerin, televizyonun, dizilerin de rolü var. Hem de çok büyük.
Gazeteleri açın. Nasıl çorak bir lisanla söyleştiğimizi gözleyin, durumu anlarsınız.
Medyanın en eski yalanıdır bu: Ama halk böyle istiyor, ondan!
Her gazete kaç kelimeyle çıkıyor? Kaç tekrar manşet, kaç tashih var? Bir bakılsa!
Alenen, ortalama 400 kelimeyle konuşulurken nasıl bir aymazlıktır bu? Kendi tembelliğimizi, klişe severliğimizi örtbas ederek, basit ve tribün cümlelerini halkın üstüne faş ederek gazetecilik yapıyoruz. Yani, 'Halk ilkel olduğundan biz de ilkelleşiyoruz!' (Ah canım!)
Sonra gelsin dudak bükmeler, "Türkiye'nin gerçekleri böyle efenim" lafları...
Türkçe'nin, edebiyatın, şiirin, Osmanlıcanın zenginliğiyle, sokakların terbiyesiyle arınmış bir argonun adrenaliyle, böyle bir sözlükle düşünemiyorsak problem büyük.
"Al beni-vur beni-layk et-ez beni" zekasındaki müzik sektörüne hiç girmiyorum!
İyi küfür ediyor diye zengin edilen komedyenler orada kalsın...
İnsan biraz utanır yahu!
Oradan arak, buradan arak, kel başa şimşir tarak TV dizileri.
Sonra sosyal medyada tırım tırım gezinen sağlı sollu trollere göz atın. 50 kelime etrafında dolanarak bize akıl veren tuhaf varlıklar.
Böyle bir ortamda her tarafımız muhafazakâr olsa, Atatürkçü olsa, laik olsa, dindar olsa ne olur?
İşte en fazla PİSA olur...

***

NİŞANTAŞLI JALE
İstanbul'u kim fethetti, dedim. Mustafa Kemal, dedi. Yok dedim, daha eski zamanlar? Ha dedi, İngilizler!
Yemin ederim, işte o zaman gözüm kararmış hakim bey. Cezamda indirim istiyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA