Can alıcı günlerden geçiyoruz. Bizi 90'lara geri götürmek istiyorlar. Cenazelere alıştırmak...
Biz bu oyunu bozarız. Gücümüz var elhamdülillah...
Hepimiz öldük Suruç'ta.
Fikir ayrılıkları mühim değil. O gençlerin elleri bizim ellerimiz. Bizim çocuklar, o çocuklar.
Stalinci dinozorların PKK'sı başka gençleri vurdu ardından. Başka Anadolu çocuklarını! O delikanlıların yüzü bizim yüzümüz.
Elimiz yüzümüz kan içinde...
Başbakan Davutoğlu kendini yırtıyor kaç gündür. Onun aklıselimi gösteren açıklamalarına, çağrılarına kulak vermemek için gerçekten kan emici bir vampir olmak gerek.
Ne oluyor? Bırakın atomu, elektronun parçalandığı bir dünyada önyargılarımızı kırarak niye oturup konuşamıyoruz? Acılar bizi neden birleştiremiyor? Oysa savaş dilini değil merhamet dilini konuşsak ortak bir lisan bulacağız. Olmuyor.
Öyle bir kin denizinde yüzüyoruz ki her türlü virüs, et yiyen bakteri ve vampirler için mümbit bir ortam. Tıpkı taş devrine döndürülmüş Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, o kadim topraklarda camilere konan bombalar kadar kör bir fanatizm çağrılmakta.
Ülkem ne zaman güneyindeki diktatörlerin akıl yitiminin bataklığına çekilse. Ne zaman kalpsiz bir takım insanların çektiği bomba pimleriyle insanlarını kaybetse, birileri ellerini ovuşturmakta.
Dışarda Arap Baharı'na, Mısır'a, dikilen Türkiye'ye karşı savaş ilan etmişlerden bahsetmek boşuna gayret. Onları biliyoruz.
Esas ülkenin içi, içimiz!
"Türkiye'yi yeniden bizim kontrolümüze vermezseniz, Irak ve Suriye coğrafyasından farkınız kalmaz" diye bağırıyorlar bize.
Patlayan acıların üstünden saniye geçmeden kör bir bağnazlıkla Erdoğan'ı, Ak Parti'yi hedef gösteren insanlardan sağduyu ummanın imkânsızlığı suratımızda bir şamar.
Saniyede bombayı koyanın devlet olduğunu söylemek kimseyi solcu falan yapmıyor. Kaz kafalı bir güruh için insan ölümleri sıradan, tek Müslüman demokrasi olmamızın, dehşet çukurunun ortasında dikilen bir vaha oluşumuzun bir önemi yok.
Biz önce içimizle konuşalım en iyisi. Orayı temizleyelim. Sonra dünya ile...
Bağırmadan çağırmadan kimsenin kalbini kırmadan Işid midir Daeş midir hangi 'leş' ise onun diniyle İslam arasındaki farkı koyacağız. Çaremiz yok.
Uydurmalarla, pagan icatlarla, radikal selefi fıkıhla, mezhep tutuculuğuyla bu dünyada, bu saldırı altında bu iş yürümez artık.
İsrail kafası Müslümanların açıklarını biliyor, oraya oynuyor. Selefi sefillik 'kitabımızın' karşısına dikiliyor. Bunları konuşmalıyız.
Ama en mühimi, halkı birbiriyle çatıştırmayı 'söyleyen' her söylem düşmanımızdır bizim.
Bu zamanlar kardeşlik zamanları.
Işid'in dininden değiliz, Müslümanız burası açık. Yunus yazar bizim irfanımız. Cümle âlem birdir bize!
Türkiye başından beri bu örgüte karşı önlemler aldı, büyük gözaltılar, tutuklamalar yaptı. İnternet üzerinden de sıkı bir takibe aldı ve örgüt hücrelerine sert darbeler vurdu.
İllegal örgütlerin naftalinli hıncını sürükleyerek gelen HDP yöneticilerinin 'ortak akla' siyasi sorumluluklara ermeyen zihniyetiyse ateşe benzin döküyor.
Bu mudur yani? İlk fırsatta çöp konteynırlarını caddelere çek, barajları yık, taşıtları yak, silah göster, gencecik erleri, polisleri vur. Bu mudur yani senin demokratik siyasetin?
Bırak be kardeşim şu barikat kafasını! Ne barikatı, barikat mı kaldı? Meclise seçilerek sivil konuşmaktan, aklını kullanmaktan başka çare yok artık. Anlamadın mı hâlâ?
Gel kardeşim. Göm şu çivili sopalarını, ergenliğini göm.
Karşında Kürt, Türk milliyetçiliğini reddetmiş bir lider var, bir parti var.
Lenin, Stalin filan insanlığın hafızasında kötü bir anı olarak kaldı. Geç bunları...
Ağzında sakız yapma, demokratik siyaset yap. Silahları bırakırken, yalanı da bırak artık. Ya da önce yalanı bırak. "Her şey mubahtır" diyen bunak savaş ağalarının çürük dişlerinden düş.
Bu işi ancak Müslümanlarla yapacaksın. Demokratlarla...
Kobani dediğin yerde kuş yok, köpek yok, insan yok! Milisler çatışıyor sadece. Terk edilmiş bir yer. Sınırı geçemeyeceğini bildiğin halde o çocukları, o anneleri oralara sürüklüyorsun. Bile bile yapıyorsun. Buna da "bilimsel sosyalizm" diyorsun!
Ahmak mısın sen, nesin?
Üst aklın WASP faşizmine değil ülkene güven. Yılandillidir solukbenizli! Hiç mi çizgi roman okumadın sen?
Numarayı bırak. Biliyorum büyük zulümler yapıldı, büyük günahlar işlendi. E söylüyoruz zaten. Bunları söylemek kolay olmadı. Kapıyı kimin açtığını unutma!
Özür dileyenlere, el verenlere, 600 yüzyıllık dostluğa, Allah deyince gözü yaşaran insanlara güven.
Bütün Işid'leri, bütün uydurma dinleri, bütün zalim düşünceleri, senin içindeki asalak ideolojileri, hepsini ayağımızın altında çiğneyelim. Ey insanlar, diye konuşan mükemmel lisanlar kuralım. Gel, yeter artık bu kadar hiddet. 21. yüzyıldayız, ülkemizi, bilincimizi yakmak istiyorlar.
Gel önce insan olalım, bir olalım.
Uzat ellerini...