Gündüz vakti kaçırılan ve cesetleri bulunamayan, işkence edilip parasına el konulan Kürt işadamları mı dediniz, duyamadım!
Doğuda beyaz Toros arabalara bindirilip geri dönmeyen insanlar mı demek istediniz yoksa?
17 bin faili meçhulden mi bahsediyorsunuz? Yeşil'in, Ağar adamlarının güle oynaya enseye kurşun sıktıkları bir ülkeye mi dönüyormuşuz sizce?
Ey Beyaz Zibidiler açık söyleyeyim kafayı yakmışsınız siz, kafayı!
Kâh PKK, kâh Hizbullah kılığına giren JİTEM'cilerden mi açıyorsunuz konuyu?
Bırakın Kürtçe televizyon, okul falan, gazete binalarını bombalarla toptan yıkanları alkışlayan devlet kurumlarını unutmadık biz!
90'ların korku kaosu dün gibi hafızamızda.
Boşuna meşgul etmeyin bizi...
İki de bir millete fırça çeken Genel Kurmay başkanlarından, 12 Eylül'de solculara yaptığını Kürtlere, Müslümanlara doğru genişleten, ülkesine, halkına düşman paşalardan... Peşkeş çekilen bankalar, hortumlanan bankalar, krizler içinde debelenen borç batağında bir ülkeden...
Askeri vesayet, askeri cumhuriyet lafını etti diye hayatı kararanlardan...
Şehit cenazelerinden, gencecik ölümlerden, cenazelerde ırkçılığı bağıran ölüsevicilerden...
Özel timin kemerlerine asılmış insan kulaklarından...
Cinayetleri meşru gören hükümetlerden, yarı resmi Alevi-Sünni katliamlarından...
Otellerde yakılan şairlerden, köyleri basılıp infaz edilen kendi halinde dindarlardan...
Atatürk'ü güzel, halkı, Müslümanları çirkin çizerek darbecilerin psikolojik harp subayı olmuş mizahçılardan, militaristler dışında herkese hakaret eden dergi kılığındaki askerlik şubelerinden...
İslamcı fikir adamlarını içeri tıkan, Kürt bilgelerine suikast yapan 'derin' psikopatlıktan, belediye başkanlarına kesilen düzmece cezalardan...
Siz hangi 90'lardan söz ediyorsunuz allasen?
Başörtülü kızlara ikna-sorgu odalarından, çirkin peruklar takmak zorunda bıraktığınız üniversiteli kızlardan, okuması engellenen koca bir inançlı kuşaktan...
Susurluk'ta katillerle uyuşturucu partisi yapan polis şeflerinden ve barış istedi diye Sabancı'ya gündüz gözüyle sıkılan kurşunlardan...
Kan bitsin diyen Eşref Bitlis'in helikopterine tuzak, Diyarbakır'a sulh getiren Gaffar Okan gibi kalbi olan insanlara hain tezgah...
Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin tiyatroları...
Irkçı, kumpasçı, tuzakçı geçmişinizden mi bahis açıyorsunuz? Sonunda başınızda paraladığımız o askeri despotizmden mi söz ediyorsunuz yoksa? Anlamadım sizi...
Türkiye 90'lara dönmüyor, siz o yıllardasınız, siz! O yıllarda nasıl mutluysanız Caddebostan'ınızda, Etiler'inizde, Ulus'unuzda, nasıl vız gelmişse size kanayan ülke, onu özlüyorsunuz!
Çaya çorbaya Atatürk posterleri sallamanız ondan. Ülkemin genç ölümleriyle briç oynamak istiyorsunuz yeniden. Ama yağma yok! Bir daha üstümüze silah çevirerek, barış isteyenlere hakaret edemeyeceksiniz.
O aşağıladığınız Karakafalar sizin canınıza okudu canınıza! Bütün kudurganlığınız oradan sizin, biliyoruz...
90'larmış!
Taksim The Marmara'ya demokratları pıstırmak için bomba koyup birçok aydını havaya uçurup sonra dandikten fail bulmalar...
Laik aydınları öldürüp İslamcıların üstüne yıkmak için kaba etlerini yırtmalar...
Karakollarda elektrik işkenceleri, haya sıkmalar, hapishanelerde kadın mahkumları yangın bombalarıyla yakmalar...
TV'lerde suratımıza bağıran zırtapoz milliyetçilik, hırtapoz darbe yalakaları. Kafamıza sallanan bayrak sopaları, Mustafa Kemal'e hürmet edip yoluna devam etmek isteyenleri bile tiksindiren cılkı çıkmış bir Atatürkçülük...
Baskıdan delirmiş bir toplumun icat ettiği bir hezeyan olarak Türkçe pop. Aldatmanın ve boynuzlamanın fazileti üstüne şarkılar...
Rezaletin daniskası; askerlere tekmil veren akademisyenler, gazeteciler, yargıçlar...
Fikirlerinden dolayı linç edilen Ahmet Kaya...
Her Cumartesi dayak yiyen Cumartesi Anneleri...
Yoksulluk, çökmüş bir ekonomi, çökmüş bir ulaşım sistemi, kanalizasyon kokan Haliç, kanalizasyon kokan bir kültürel hayat, bitmiş bir ülke... Kemalist bir faşizm...
90'lara dönüyoruz ha?
Ülkenin sokaklarda yakılmasını istemeniz, vandallığı övmeniz, yabancıların kucağına oturmanız hep o hınçtan. O karanlığa dönemeyecek olmanızdan!
Bir iki müteahhitten bozma siyasetçiyi Cihangir'e attınız diye hiç sevinmeyin! Kuyruğunuzdan yakaladık sizi, kuyruğunuzdan.
Sizin paraleliniz de, geziciniz de vız gelir bize.
Güvenliklerimizi de alacağız, özgürlükleri de genişleteceğiz, Barış'ı da kuracağız alimallah.
Siz orada kudurun durun kalpsizliğinizle...