Sapkın Haşhaşi tarikatına benzetilen Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kripto tetikçisi polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş, Batı dillerinde Haşhaşin kelimesinden türeyen suikast (assassination) eylemi için Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'u hedef seçti. Belli ki bu iş için özel eğitim almıştı. Öyle ki suikast öncesi, ânı ve sonrasında ne yapacağı baştan belliydi. (Sloganları bile film repliği gibi ezberlenmişti.) Hatta giderek, suikast sonrası başına ne geleceğini kendi de biliyordu. Boşuna değildi Büyükelçi'yi arkadan vurduktan sonra sergi salonundakilere dönerek "Benim buradan ölüm çıkar" demesi.
Hasan Sabbah'ın suikastçıları gibi sapkın bir adanmışlıkla intihar saldırısı düzenledi FETÖ tetikçisi. Bu son eylemi, FETÖ'nun yeni nesil saldırganlar üzerinden suikastları devreye soktuğunun ve böylelikle bir üst aşamaya geçtiğinin resmidir.
Bu hafta yeni nesil saldırganın portresi üzerinden büyükelçi suikastının anatomisini çıkarmaya çalışacağız. Öncelikle suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'la ilgili bugüne kadar açığa çıkmamış yeni bilgileri paylaşalım: Altıntaş, henüz 2.5 yıllık polis memuru olduğu halde nasıl oluyorsa 30'un üzerinde taltif almış. Taltif, Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 86'ncı maddesi uyarınca ülkeye hizmette yararlılık gösterdiği tespit edilen personele verilen para ödülü.
Ne var ki istismarcı FETÖ, bu ödülü de kendi gayrimeşru gelirlerini artırmak için kullandı. Yıllar yılı devletin parasını, yani milletin vergilerini kendi militanlarına taltif olarak peşkeş çekti, ardından da o taltifleri 'himmetlendirdi'. Bir başka deyişle ödülün az bir kısmını polislere verdi, gerisini Pensilvanya'nın kasasına gönderdi. Böylelikle akıl almaz bir yöntemle devleti bile 'vergilendirmiş' oldu.
Suikastçının, bu taltifleri nasıl aldığı soruşturma sonucunda ortaya çıkacaktır elbette. 17-25 Aralık'tan sonra göreve başlamış bir FETÖ'cünün hangi referanslarla Emniyet'e girip, orada nasıl korunup kollandığı da...
FETÖ İRTİBATININ BELGESİ
Suikastın arkasında FETÖ'nün olduğuna şüphe yok. Hem Altıntaş'ın kendi ilişkileri, hem de akrabalarının FETÖ iltisakları suikasttaki Gülen Örgütü izini gözler önüne seriyor. Altıntaş'la ilgili olarak İçişleri Bakanlığı'na da sunulmuş bir bilgi notunu paylaşarak FETÖ bağlantısını somutlaştıralım:
"Büyükelçi suikastını gerçekleştirdiği anlaşılan Mevlüt Mert Altıntaş'ın dayısı Hasan Furuncu'nun TEM'den gelen gözaltı yakalama listelerinde adının geçtiği (Aydın Kuşadası.)
Eniştesi Beytullah Gök ile amcası Musa Karakuş'un SGK kaydının bulunduğu Merve Özel Eğitim Kurumları AŞ.'nin KHK ile kapatılan ve İstanbul Organize Şube'den gelen yasaklı kurumlar listesinde adının geçtiği,
Dayısı Hasan Furuncu'nun SGK kaydının bulunduğu Gaziaemir Amerikan Sağlık Koleji Eğitim Gıda Turizm İnşaat A.Ş.'nin İstanbul Organize Şube Müdürlüğü'nden gelen yasaklı kurumlar listesinde adının geçtiği tespit edilmiştir."
Altıntaş, FETÖ'nün istihbari manada parmak izi sayılan kırmızı kodlu ByLock kullanıcıları ile de irtibatlı. Bu da FETÖ bağlantısının bir başka delili.
Bütün bunlar ortadayken hele de El Nusra gibi bu tür bir saldırı konsepti olmayan terör örgütlerinin ismini dahi anmaya gerek yok. Zaten suikastçı Nusra sloganları atarak bu algıyı yaratmak istemişti. Hatta kendisini El Nusra ile ilişkili göstermek için istihbarat çevrelerinin Nusra'ya yakın olduğunu bildiği bazı kimseleri aramış Altıntaş. Yani eylemden sonra HTS'lerin çıkarılacağını bildiği için kendisine Nusracı süsü vermek için özellikle Nusra'ya yakın kişilere telefon açmış. Bunu da ancak FETÖ'cü bir istihbari akılla yapabilir. Böylesi şeytani planlara ancak onlar başvurur çünkü.
FETÖ, Arjantinli yazar Jorge Luis Borges'in deyişiyle 'Alçaklığın Evrensel Tarihi'nde yerini alacak bir örgüt. 'Alçaklıkları' tescilliydi zaten. 'Evrensel' bir tehdit olduklarını da Karlov suikastı ile tüm dünya gördü.