Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Baharda ne yenecek?

Çağla, enginar, kuşkonmaz... Isparıça, hardalotu, şevketibostan... Kişiyi kış kasvetinden koruyan karbonhidratlara veda edip, mevsim güzelleriyle hafifleyelim, tazelenelim, yeşillenelim
Şubat'ı bitirdik sayılır. Mart, en temel ilkokul bilgilerimize göre, bahar demek. İlkbahar eşittir mart, nisan, mayıs. Ve de ilkbahar eşittir tazelik, hafiflik, yeşillik...
Doğanın canlandığı, coştuğu dönem başlıyor. E biz de payımıza düşeni alacağız haliyle. Kışa tahammülde yoldaşlık eden karbonhidratlarla araya mesafe koyma, onları mevsim güzelleriyle replase etme zamanı. Çağla misal. İster kucağınıza alır kırt kırt yersiniz, ister zeytinyağlısını yaparsınız. Dereotu ve süzme yoğurtla enfes olur. Cacığa da çok yakışır; salatalık yerine ince doğranmış çağla ve bol nane koydunuz mu, tamamdır.
Bu kış baş tacı edilen avokado, bakalım taze enginarın çıkışıyla kendini ötelenmiş hissedip depresyona girecek mi? O kremamsı dokuyu yakalayabileceğiniz nadide sebzelerden enginar. Estetik olarak tartışmaya yer bırakmaz; çiçek haliyle Instagram'a gelirliği biriciktir.
Zeytinyağlısını patatesti, havuçtu, sebzeye boğmadan sırf bol arpacık soğanlı ve rezeneli de yapabilirsiniz, yuvalarına fava ya da taze iç bakla doldurarak da... Ki buna pek çok evde 'misafir versiyonu' denir!
Dolması fevkalade fotojeniktir; yapraklarını emmek başlı başına ritüeldir. Kuzu etiyle terbiyelisi pek leziz olur, baharın kuzu da demek olduğu notunu düşelim bu noktada.
Ezme, püre formuyla balık ve diğer deniz mahlukatının yanına iyi bir refakatçidir. Yumurtalı ve yabani kuşkonmazlı kavurması da olağanüstü olur.
Geldik kuşkonmaza. Avronyes, izvinye, sarmaşık, tatlı filiz, ıspariçe, asfaraca, dilkimen, tilkişen, tilki kuyruğu, diken ucu, ayrelli... Bunlar Ege'de yaygın olan yabani kuşkonmaza verilen adlar. Kavurması, yumurtalısı lezzet patlaması...
Bir de 'krallara layık' olanı var. Lafın gelişi değil, 16. yüzyılda Avrupa'da 'kralların yemeği' deniyor bu arkadaşa. Uzun boyu, zarif başı, dik duruşuyla zaten aristokrat kimliğinden nasıl şüphe edebiliriz! Ama onlar soğanın cücüğü, karpuzun göbeği, lüferin yanağı misali, kuşkonmazın da ucunu/başını yiyor! Fransa kralı 14. Louis, sırf daha uzun süre kuşkonmaz yiyebilmek için ilk ısıtmalı seraları yaptırıyor.
Geçen nisanda Eskişehir Laçin'de kuşkonmaz hasadına gitmiş ve Gönül Paksoy'un pembe kuşkonmaz turşusu gibi unutulmaz lezzetler tatmıştık.
Çorbası her gün olsa bıkılmaz lezzette ve kıvamda olur. Beyaz, yeşil ve mor rengiyle etin, balığın yanına zaten en şık garnitürlerden malum ama incecik zeytinyağı gezdirip ızgara edip üstüne parmesan rendelediğinizde yanında ete ne hacet! Kişlere çok yakışıyor sonra. Hollandez soslusu zaten bir yenilmez klasik. Bir de beykına, pastırmaya sarıp deneyin (ve çıldırın)!
Hindiba (arslandişi, radika), hardalotu, iğnelik, şevketibostan, yernarı, ısırgan, paraotu, arapsaçı, kenger, cicibici, çobançantası, ebegümeci, kuzukulağı, çetlenbik, gaymacık... Bu yeşilliklerin hepsi kışın bittiğinin, doğanın zenginliğinin habercisi...
Bir de özlemek filizi var, şu anda bahara dair hislerimize en tercüman ot da o olsa gerek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA