- Zorunlu olarak bile olsa 'modern çarşaf' giymek ilk günlerden itibaren sizi nasıl etkiledi?
- Kimliksizleştiğimi hissettim, artık Türkiye Cumhuriyeti'nin değil Suudi Arabistan'ın insanıydım, bir gölgeden farkım yoktu. Önceleri şaka gibi geliyordu, sonradan gittikçe koydu. Yazın yakan, kışın üşüten abaye bedenimi kısıtlıyordu. Ayağıma dolaşan, yürümemi engelleyen bu abaye beni kendime yabancılaştırıyor, hiçlik duygusuna kapılmama neden oluyordu. Abayenin içine ne giydiğinizin önemi yoktu. Ayrıca el bileklerinize ve ayak topuklarınıza kadar örten bu giysi erkeklerden de korumuyordu ne yazık ki...
- Evlerin çevresindeki yüksek duvarlara niye ihtiyaç duyuluyor?
- Abaye kadar beni baskılayan, yasakların simgesi duvarlar oldu. Teraslar bile duvarlarla çevrilidir, oradan sokağı, şehri göremezsiniz, yalnızca gökyüzünü seyredebilirsiniz doyasıya. Her şeyin tek tanığı gökyüzüdür.
- Sokağa çıkarken, markete gitmek için bile yanınızda bir erkek olması gerekiyormuş. Size kim eşlik ediyordu?
- Mutavvalar, başım örtülü ve modern çarşaflı olmama rağmen en temel gereksinimlerimi bakkaldan almak için tek başıma gitmem gereken kısacık yolda bile beni korumaktan uzaktı. Çünkü onlara göre kadının sokakta tek başına işi yoktu. Biz kadın öğretmenleri gereksinmelerimizi karşılamak için evli olan okulumuzun şoförü alışverişe götürüyordu. Evli arkadaşlarla ya da velilerle dışarı çıkabiliyordum.
- Tek başınıza ya da bir kadın arkadaşınızla kafeye ya da lokantaya gitmeyi özlediniz mi?
- Son yılımda bir velimizin yardımıyla iki kadın arkadaş bir Türk taksiciyle anlaştık, onunla ayda bir alışveriş merkezine ve bir Türk lokantasına gidiyorduk. Hücre biçiminde odalar dar koridorlara açılıyor, her odanın koridora açılan kısmı perdeyle kapatılıyor, mağazalardaki giysi deneme kabini gibi, ama küçücük odada görkemli masa ve dekorlar, bol ışık yani modern bir hücre. Perdelerin kapanmasına dayanamayıp, açıyorduk. Bizim gibi yabancılarınki de açıktı, ama Araplarınki hep kapalıydı. Garsonlar, perdenin aralığından mönüyü ve yemekleri uzatıyorlardı. Peçeli bir kadının yemek yemesine birçok yerde tanık oldum. Bir eliyle peçesini aralıyor, diğer eliyle yemeğe çalışıyor. O halleri canımı yakıyordu.