- Klasik bir soru belki ama madem bu kadar zorlandınız, neden üç buçuk yıl katlandınız?
- Penceresizliğe, balkonsuzluğa karşı çıkamayan bir halkın ülkesinde yalnız ve kadın öğretmen olarak çalışmak nasıl kolay olabilirdi ki? Orada kaldığım sürece ben de kendime bin kez bu soruyu sordum. Orada her zaman kapı aralığında durmak gibiydi benimkisi, içimden 'Dönmeliyim,' diyordum, öğrencilerim 'Biraz daha kalın,' diyordu. Öğrencilerimin bana çok gereksinmeleri olduğunu düşününce yaşamımdaki tüm olumsuzlukları öteliyordum. Tek sözcükle katlanış nedenim 'öğrencilerimdi'. Sanatın olmadığı bir ülkede yaşayan öğrencilerim için okul nasıl bir çölde vaha ise abartmıyorum ben de onların oksijeniydim.
- En çok nerede sıkıntı yaşadınız?
- En büyük sıkıntımı Riyad Havaalanı'na girince yaşıyordum. Polis pasaportuma el koyarak beni hücre gibi bir odaya atıyordu, 'Erkeksiz dışarı çıkamazsın,' diye. Okul şoförü ya da okuldan görevli bir erkek, resmi işlemler yaptırarak beni çıkartıyor, evime götürüyordu. Türkiye'den her dönüşüm boğuyordu beni, Riyad Havaalanı'na indiğim andan itibaren kalbim sıkışıyor, gerildikçe geriliyordum.