Kongreye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İstanbul Bangladeş Başkonsolosu Mohammad Monirul Islam, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Dr. Öğr. Üyesi Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile birçok davetli katıldı.
Kongrenin açılış konuşmasını yapan Başkan Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu; KADEM'in cinsiyet adaleti ilkesini odağına almış bir STK olduğunu ve kadın ile erkeğin ailede, sosyal hayatın içinde hem adil bir rol paylaşımını hem de eşit fırsatlara erişeceği bir yaklaşımı benimsediğini ifade etti.
Gümrükçüoğlu konuşmasına şöyle devam etti: "KADEM olarak, toplumda oluşacak denge ve ahengin öncelikle kadına yönelik AYRIMCILIĞIN önüne geçerek gerçekleşeceğine inanıyoruz. Kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandıran modern algı yerine; onları birbirinin tamamlayıcısı, dostu ve yardımcısı olarak kabul eden İKİ İNSAN anlayışıyla hareket ediyoruz.
Bu anlayış çerçevesinde ülke çapındaki temsilciliklerimiz ile, kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki ihtiyaçlarını yerinde tespit etme, yaşanan problemlere doğrudan çözüm önerilerinde bulunmaya gayret ediyoruz. Vakfımız bünyesinde açtığımız yurtlarla, üniversite öğrenimine devam eden kız öğrencilerimizin barınma ihtiyacını karşılamaya ve yetişme süreçlerinde onlara rehberlik etmeye çalışıyoruz."
"Cinsiyetsizlik" veya "Cinsel Yönelim" kavramlarına ilişkin algı, KADEM olarak söylem ve projelerimizde bizzat karşısında durduğumuz bir başlıktır.
"Cinsiyet Adaleti ilkesinden hareketle geliştirdiğimiz projelerimizin yanı sıra ulusal ve uluslararası düzeyde hazırladığımız kongre ve sempozyumlarla; kadın, aile ve sosyal hayat bağlamındaki tartışıp bütüncül bir değerlendirme ile söylem üretiyor, siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik alanlarda yaşanan sorunların çözümüne katkıda bulunuyoruz.
Biz KADEM olarak Toplumsal Cinsiyet Kavramıyla sosyalleşme sürecinde her kültürün kadın ve erkeğe yüklediği rol ve sorumlulukları ifade ediyoruz. Bu sebeple literatürde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği şeklinde yer alan bu kavramı farklı bir çerçeveye oturtuyor, onu eşitliği de kuşatan bir adalet anlayışından hareketle TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETİ şeklinde yeniden tanımlıyoruz.
Toplumsal Cinsiyet Adaleti kavramı kadın ve erkeğin biyolojik özelliklerinin dışında, onlara toplumsal olarak yüklenen rolleri ifade etmek için öne sürülmüş bir terkiptir. Cinsiyet kavramını fıtrata aykırı şekilde kurgulayarak, cinsiyetin bir tercih meselesi olduğunu iddia edenlerin de Toplumsal Cinsiyet kavramını kullanmaya başlaması, kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Dünyada 'gender' başlığı ile oluşan literatürde, yeni sayılabilecek bu aykırı söylemleri KADEM olarak net ve tavizsiz duruşumuz ile yakinen takip etmekteyiz. Bu vesile ile ülkemizde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği bağlamında gündeme gelen 'Cinsiyetsizlik' veya 'Cinsel Yönelim' kavramlarına ilişkin algı, KADEM olarak söylem ve projelerimizde bizzat karşısında durduğumuz bir başlıktır.
Bizim amacımız, kadınların biyolojik cinsiyetlerinden ötürü yaşadıkları ayrımcılığın önüne geçebilmektir. Bizatihi kadın veya erkek olmanın beraberinde herhangi bir üstünlük getirmediğine, bilakis kişinin sahip olduğu manevi ve kültürel değerlerle hem şahsına hem de hayata anlam kattığına inanıyoruz. Kadın ve erkeğin biyolojik cinsiyetle gelen öz niteliklerinin tartışmaya açılmasını yaratılışa aykırı görüyor, bununla birlikte kültürden kültüre değişkenlik gösterebilen rol paylaşımlarının, adalet ve hakkaniyet zemininde gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyoruz.
2015 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz kongrelerimizde, ilk yıl 'Toplumsal Cinsiyet Adaleti' kavramı ile kadın ve erkek rollerine ilişkin adil ve etkin bir yaklaşımın imkanına dikkat çektik.
2016 yılında 'Kadın ve Yoksulluk' ana teması ile kadınlara yönelik ayrımcılığın nelere sebep olduğuna ışık tuttuk ve çözüm yolları aradık.
2017 yılında 'Kadın ve Aile' konusunu odağına alan kongremizde toplum huzurunun aile hayatındaki mutluluk ile mümkün olduğuna işaret ettik.
2018 yılında 'Boşanma' meselesini gündemimize taşıdık; aileyi korumanın önemini vurgulamakla birlikte; evlilik birliğinin dağılması sonucu kadın ve erkeğe düşen hak ve sorumlulukların paylaşımı ve yeni bir hayatın yeniden inşası konusunda kapsamlı bir tartışma zemini oluşturduk.
Bu yıl ise toplumsal değişimleri yakından takip etmemizi sağlayacak 'Demografik Dönüşüm ve Kadın' konusunu değerlendirmek ve söylem geliştirmek üzere alanında uzman akademisyenlerimizle bir aradayız.
Tebliğ sunumlarında, toplumsal değişimlerin etkisiyle yaşanan yoğun nüfus hareketlerinin evlilik ve aile kurumuna yönelik algıyı nasıl şekillendirdiği, kadın ve erkek rollerinin ev ve iş hayatında ne gibi dönüşümlere sebep olduğu etraflıca incelenecektir. Nüfus yoğunluklarını belirleyen doğum-ölüm oranları ve göç hareketlerinin insan hayatında sebep olduğu dönüşümler somut veriler ışığında siz değerli misafirlerimize sunulacaktır.
Kongremiz her geçen gün akademi dünyasındaki yerini daha da sağlamlaştırıyor. Bu yıl, ülkemizin önde gelen üniversiteleri de kongremize destek vererek bize güç kattılar.
Bu kongre ile aile olma duygusuna yüklenen anlamların zaman içinde geçirdiği süreçler ve kırılma noktalarına yakından bakma imkânı bulacağız. Değerli hocalarımızın dikkat çekecekleri hususlar ile kadın ve erkeğin genel nüfus oranları içinde kendilerine nasıl yer bulduklarına ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapılacaktır.
Değişen toplumsal şartlarda kadın nüfusunun hayatın hangi noktalarında yoğunlaştığı, istihdam alanları ve iş-aile dengesinin sağlanması açısından ufuk açıcı olacağı ve akademik çalışmalara kaynaklık edeceğine inanıyoruz.
Kongremiz her geçen gün akademi dünyasındaki yerini daha da sağlamlaştırıyor. Bu yıl, ülkemizin önde gelen üniversiteleri de kongremize destek vererek bize güç kattılar.