"Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Real Madrid ile eşleşmiş ve ilk maçı 3-0 kaybetmiştik.
İstanbul'da da soyunma odasına 1-0 mağlup girdik.
Fatih Terim, 'Seni lig maçına saklamak istiyorum' diyerek beni oyundan çıkarmak istedi. 'Bunu yapamazsın' diyerek çıkıştım. 'Beni oyundan alırsan, kazanabileceğimize olan inancın yok demektir. Fakat ben inanıyorum' dedim. Sonuçta oyunda kaldım ve maçı 3-1'e getirdik. Bir gol daha attım ama sayılmadı ve sonlara doğru Ronaldo skoru 3-2'ye getirdi.
Elendik ama Galatasaray'ın en iyi maçlarından birisiydi. Ve Real'e karşı... Mourinho maç sonu yanıma geldi ve 'Korktuk' dedi."
Bu olayı; Didier Drogba, yeni çıkan 'Commitment' adlı otobiyografisinde yazmış. Ben de futbolseverlere takip etmelerini hararetle tavsiye ettiğim 'iyiortagololur' adlı blogta okudum.
Terim'i hep pes etmeyen bir teknik direktör olarak bilirdik, meğer o meşhur Real Madrid galibiyetinin ilham kaynağı Drogba'ymış. Drogba futbol bilgisi, sevgisi ve lider ruhuyla ileride iyi bir teknik direktör olur.
Bizim eski yıldız futbolcular; hayat öykülerini, anılarını kitaplarda ölümsüzleştirmiyorlar.
Nedeni tembellik mi acaba? Aslında yurt dışında bu tarz kitapları futbolcular anlatıyor, gölge yazarlar (isimleri açıklanmayan editörler) yazıyor. Keşke bizim futbolcular da anılarını yazsalar; gençler bu kitapları okuyup büyük dersler çıkarırlar.