Murat Boz, Eser Yenenler, İbrahim Büyükak, Oğuzhan Koç ve Gökhan Şükür, Arnavutköy'de bir balıkçıda buluşmuşlar. Fotoğrafta da görüldüğü gibi balıkçının bulunduğu sokak cip galerisine dönmüş. Parası olan cipe biner elbette; bundan daha doğal bir şey yok. Anormal olan; bizde sadece ünlüler ya da zenginlerin değil, parayı bulan herkesin ilk iş altına bir cip çekmesi. Kirada oturup cip sahibi olan bile var. Bizde cip sahibi olmak, en kolay statü göstergesi. Yurt dışına çıkanlar da fark etmiştir; bizdeki cip bolluğu, birçok Avrupa ülkesinde yok. Örneğin spor arabaların anavatanı İtalya'da, bir restoranın veya kafenin önüne Ferrari park etmek görgüsüzlük kabul edilir.
Geçenlerde İstanbul'un en lüks restoranlarından birinin işletmecisi, verdiği röportajda kapının önüne lüks araba park edecek alanın olmamasından yakınıyor ve bunu rakiplerine karşı bir dezavantaj olarak görüyordu. Aradaki farka bakar mısınız? Bizim zenginler, otomobilleriyle fors yapabilecek restoran ve kafeleri tercih ediyorlar.
Şehir içi için tasarlanmamış bu araçlar; hem çok benzin yakıyor, hem de havayı daha çok kirletiyor. Bizim cip meraklısı sanat camiası, Hollywood'da cip kullanmanın çevreye karşı büyük bir duyarsızlık olarak görüldüğünü biliyor mu acaba?
Woody Harrelson biyodizel yakıtla çalışan bir otomobil kullanıyor. George Clooney, elektrikli bir otomobile sahip. Charlize Theron'un hibrid aracı var. Küresel ısınmaya ve çevre sorunlarına yıllardan beri dikkat çeken Leonardo DiCaprio'nun da çevre dostu otomobili var. Paris Hilton'un bile hibrid aracı var.
ABD ve Avrupa'da ünlüler arasında çevreye duyarlı olmak artık bir yaşam biçimi. Öyle bizimkiler gibi sokakları cip galerisine çevirmiyorlar. Bizimkilerin çevre duyarlılığı ise lafta kalıyor. Kamu spotunda 'Çevreyi kirletmeyin' mesajı verip doğanın anasını ağlatanların ülkesi burası.