Bayramları gerçekten geleneklere uygun bir şekilde geçiriyor muyuz? Büyük şehirlerde yaşayanların bu soruya canı gönülden 'Evet' diyeceklerini sanmıyorum. Geleneklere uygun gerçek bir bayram atmosferini sadece TV'deki bayram temalı reklamlarda izliyoruz artık.
Büyük şehirlerde bayramda evde oturup eşi dostu beklemek çoktan tarih oldu. Sokaklarda harçlık toplayan, çatapat mantar patlatan o güzel çocuklar da yok artık. Nineler, dedeler için bayram demek; burukluk ve hüzün demek artık çünkü çocuklar el öpmek yerine soluğu tatil beldelerinde alıyorlar. Bayram geleneklerinden uzaklaşmamızın en büyük nedeni; bayram tatillerinin uzatılmasıdır. Üç-dört günlük bayramlar 9-10 güne uzatılınca, insan tatile çıkma zorunluluğu hissediyor kendinde. Parası olmayan bile bayram kredisi çekip tatile çıkıyor.
POZİTİF ENERJİ
Evet, insanların tatile, dinlenmeye ihtiyaçları var ama her defasında bayram sürelerinin uzatılması geleneklerimizden uzaklaşmamıza neden oluyor. Çoğu resmi bayram da eski coşkusunda kutlanmıyor. Oysa bayramlar, özel günler, bir toplumun DNA kodlarıdır ve bu kodlarla fazla oynanmamalıdır.
En basit örneğiyle bayramda küsler barışır, büyükler hatırlanır, çocuklar mutlu edilir, eş dost birbirine gider. Bu gelenekler toplumu bir arada, huzurlu tutar. Bayramlar toplumların pozitif enerji kaynağıdır. Bu pozitif enerji son dönemde yol çilesi, tatil yapma hırsı ile artık negatif enerjiye dönüşmeye başladı. Bu aslında tehlikeli bir gelişme; bayramların günleriyle fazla oynanmamalı.