Jean, tişört, deri mont, spor ayakkabı veya düz bot dünyasına kendimizi fazla kaptırdık mı ne? Tamam rahatlık güzel, rahatlık kolay. Tamam 'Ne giysem?' sorunsalı zaman alıyor, kişiyi yoruyor. Hepsine tamam... Tamam da 36'ncı İstanbul Film Festivali'nin açılış törenine gidiyorsunuz be usta! Dün magazin gazetelerinde gördüm; festival açılışına katılan ünlülerimiz, oyuncularımız, yönetmenlerimizin birçoğu açılışa değil, Beyoğlu turuna çıkmış gibiydi. Deri montlar, tişörtler, atkılar, jeanler...
SAYGI DUYMAK GEREK
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın katkılarıyla gerçekleşen, TİM Maslak Show Center'da düzenlenen törene teşrif edenlere bakarsak, yurdumun en önemli festivallerinden birinden haber aldığımızı asla anlayamazdık değil mi?
Sen işine saygı duymazsan, çalıştığın sektöre bir pantolon-ceket, en basitinden siyah elbise giyecek kadar kıymet vermezsen sonra boşuna ağlar, boşuna 'Ellerin ne festivalleri var, bize yok mu?' diye sitemler edersin. 'Her şey kıyafet midir? Sektörü kıyafetlerimiz mi kurtaracak Ayşe?' sorusuna da cevabım hazır:
Evet... Çünkü her şey değer bilmek, üzerine titremek ve saygı duymakla başlar. Kılık kıyafet de saygının işaretlerinden biridir. Sen en önemli film festivaline bile sahip çıkmıyorsan, kafeye-bara-sokak gezmesine çıkar gibi gidiyorsan, bence bir gayret sor şu soruyu kendine: İşimi gerçekten seviyor muyum?