Kadına saygı var mı? Konuyu genellersek, tabii ki yok. Yıl 2016 ama biz hâlâ çocuk gelinlerden, ağzı burnu morarıp, kemikleri kırılıp evinde oturan kadınlardan, kılığımıza kıyafetimize karışanlardan, bedenimizi şeytanla eş tutanlardan söz ediyoruz. En modern görünen adamlar için bile kadının adım atacağı alanlar belli. 'Git, sen ne anlarsın kadın halinle', 'Sanane', 'Sen karışma, sus' diyorlar elbet bir yerde.
Kadınları evli, bekar, dul, evde kalmış, çocuklu, çocuksuz, eğlenilecek, evlenilecek sıfatlarıyla sınıflandırmayı hak gören görene. Kadının çalışmasına izin verilen, makul sayılan işler bile belli: PR, reklam, diyet-spor dünyası, çiçekçilik, butikçilik, takı tasarımcılığı, pastacılık gibi gibi... Ve böyle çirkin bir ortamda erkeklerin örnek aldığı, kadınların sevdiği bir adam olarak Cem Yılmaz, kendisine sorulan aşk-ilişki sorusuna Mustafa Sandal'ın 'Ateş et ve unut' şarkısıyla cevap veriyor. Yani vur kaç! Yani elinin kiri!
Ben buna ayıp falan demeyeceğim çünkü ayıptan başka bi' şey. Bu, Cem Yılmaz gibi okur-yazar bir erkeğin zihnine sinmiş olan zehirdir. Kirdir, çirkinliktir, kadını aşağı görmenin kanıtıdır. Bir gün zank diye ortaya çıkıverir ve kel görünür. Acaba oğlu yerine kızı olsaydı aynı cümleyi kurabilecek miydi Cem Yılmaz? Acaba bu komik sandığı, esasen utanılması gereken açıklamayı, bir erkek onun kızı için yapsaydı, kahkahayı basabilecek miydi Cem Yılmaz?
'Ateş et ve unut'muş. Nasıl çiğ, korkakça, basit, yakışıksız ve sığ... Şimdi ben bir kadın olarak Cem Yılmaz'ın bu açıklamasını unutacak mıyım? Asla!