Aydın'da 5 yaşındayken bir otomobilin çarpması sonucu yüzde 97 engelli kalan Hediye Demirpolat'ın davası 20 yıl sonra sonuçlandı. Karar: Suçlu bulunan sürücünün 210 lira maddi, 1000 lira manevi tazminat ödemesine...
Babası tam 18 yıl boyunca onu sırtında taşıyarak mahkeme mahkeme adalet aramış ama Hediye'nin ömrü, davanın sonunu görmeye yetmemişti. O bezgin, bitkin, perişan babanın karardan sonra adliye sarayı önünde söyledikleri, her hakim cübbesinin astarına yazılmalı: "Ben şimdi kızımın mezarına gidip hayatının sadece 210 lira ettiğini ona nasıl söyleyeceğim?"
Şimdi tutup da burada "Bu dava ABD'de açılsaydı, aile dolar milyoneri olurdu" filan diye başlayan beylik cümleler kurmak istemiyorum. Bu kez sözümü, daha kolay anlayabileceğini düşündüğüm için taşa, yani adalet heykeline söyleyeceğim:
İndir gözünün bağını, gözünü dört aç kızım... "Nasıl olsa görmüyor, eşkalimizi de veremez" deyip, sürekli tecavüz ediyorlar sana...
Ele verir talkını...
Malumunuzdur, obezitede yani hastalık derecesindeki şişmanlıkta Avrupa liderliğine yükseldik. Dünya listesinde ise şimdilik beşinciyiz. Göbekli abi ve ablalarımız yüzünden artık üzerine yerleştiğimiz iki yarımadanın ağırlığımızı çekemeyeceğinden kaygı duyuyorum.
Halk sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bu soruna çözüm bulmak adına TBMM'de Obezite Alt Komitesi kuruldu. İlk icraatları ise televizyon kanallarında program yapan gurmeleri uyarmak oldu. Komite'den yapılan açıklamada "Ekranlardaki gurmelerin yemek yerken fazla iştahlı davranmamaları" istendi... İsim vermediler ama vekillerimiz, obezitenin baş sorumlusu olarak Vedat Milör, Mehmet Yaşin, Ayhan Sicimoğlu, Arda Türkmen ve Mehmet Yalçınkaya'yı işaret ettiler.
Yaz sezonunda kışlık dizilerin yerine hemen her kanalda birer yemek yarışması ya da gurme programı başlayacak. Yani 'tehdit' giderek büyüyecek. Ama TBMM Obezite Alt Komitesi bombayı başkalarının kucağına bırakarak bana göre en kolay yolu tercih etti. Oysa iğneyi önce kendilerine batırmaları gerekirdi. Çünkü, Show Haber sunucusu Ece Üner'in de tam yerinde belirttiği gibi TBMM'de yer alan 600 vekilin 390'ı, yani yaklaşık üçte ikisi obez!..
Çukur'a farklı bakış
Çukur dizisi bitti ama fırtınası devam ediyor. Dizi oyuncularından bazıları ve yönetmeni Seferihisar'da bir arazi satın almışlar. Ancak kendilerine yer hazırlamaya kalkınca olanlar olmuş. Çünkü orası SİT alanıymış. Yani tarihi ve coğrafi açıdan koruma kapsamındaymış.
Bu haberleri yapanlar ve keskin yorumlara girişenler konuyla ilgili yasaları ne kadar araştırdılar bilmiyorum ama kesinlikle bildiğim bir şey var: O arsanın bulunduğu yer gibi üçüncü derece SİT alanlarına, -eğer tapusu sizdeyse- temeli bulunmayan ve günlük kullanıma imkan tanıyan baraka, çadır, bungalov yapabiliyor, karavan çekebiliyorsunuz. Zaten bu mümkün olmasaydı, söz konusu arazilerin satışına, el değiştirmesine izin verilir miydi? Aksi taktirde adam orayı alıp da ne yapacak? Karşısına geçip seyir mi eyleyecek?
Fotoğrafı Moon Life dergisini karıştırırken gördüm. Dizinin oyuncusu ve suçlamaların ilk hedefi Aras Bulut İynemli yeni aldığı ve Seferihisar'daki arazisine koymayı planladığı minik mobil eviyle poz vermiş. Yani ortada bir yasa ihlalinin olmadığının en kesin delili...
Keşke Çukur dizisinin ekibi, Seferihisar'da sahibi oldukları SİT arazisine karavan götürdükleri için değil de, dizinin reytingini hayır işine dönüştürüp kan ve organ bağışına destek verdiklerinde ya da 50 bin ağaçlık orman oluşturduklarında da manşetlere taşınabilselerdi.
Gaf kürsüsü
Bu 'paylaşım' ne yazık ki, İtalya ile UEFA 2020'nin açılış maçını oynayacağımız gün firmanın Instagram hesabından yapıldı. Fazla söze gerek var mı?
Zap'tiye
Milli futbolcularımız neredeyse tüm sponsor firmaların reklam filmlerinde oynamışlar. Set aralarında da antrenman yapmış olmalılar.
Ne demiş?
"Ölüm çok güzeldir, yaşamasını bilene... Bilenlere selam olsun." (Atv dizisi EDHO'da başına silah dayanan Kimsesiz Doğan'ın ölmeden önceki son sözü)