Müge Anlı her sabah atv ekranlarında ihtiyaç sahiplerine tekerlekli ve akülü sandalye dağıtmaya devam ediyor. Bu kampanyaya izleyiciler de yaptıkları bağışlarla büyük destek veriyorlar. Yakınlarını yitirenler de onların hayrına programa 5'er 10'ar sandalye bağışlayarak engelli vatandaşların yüzünü güldürüyorlar. Ancak bu kampanyanın hayata geçirilmesinde Bayrampaşa Otogarı'ndaki otobüs işletmelerinin de payı büyük. Onlar hiçbir ücret almadan Müge Anlı'nın yolladığı sandalyeleri Türkiye'nin dört bir yanındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorlar.
Son dönemde ise yeni ve bana göre çok güzel bir akım başladı. Bazı seyirciler, akraba ya da arkadaşlarının doğum günlerinde onlara hediye göndermek yerine sandalye kampanyasına bağışta bulunuyorlar. Müge de milyonlarca izleyicisinin önünde doğum günü sahibinin ismini anons ediyor. Bundan güzel, bundan hayırlı ve anlamlı doğum günü hediyesi olur mu?
Dozerli kutlama (!)
19 Mayıs'ta ailece biraz hava almak için Kireçburnu sahiline indik. Ortalık ana baba günü. Maskelerimizi ikileyip, alabildiğimiz kadar hava almaya çalışırken klaksonlarla irkildik. Caddede önce Sarıyer Belediyesi'nin otobüsleri... Ardından çöp kamyonları... Onların arkasında kepçelerini havaya kaldırmış dozerler... Hepsi ışıklarını açmış, klaksonlarını çala çala ilerliyor. Belediyenin ne kadar aracı varsa 19 Mayıs için sözde kortej yapmışlar. Zaten millet sahil yolunda tampon tampona... Araba park edecek yer yok. Bir de dozerlerle yan yana ilerlemek zorunda kalıyorlar. İş makineleriyle sahilin havasının kirlenmesi ve onca yakıtın boşa harcanması da cabası...
Peki ya çöp kamyonlarının üzerine iliştirilen Türk bayrağı ve Atatürk posterlerine ne demeli?
Kutlama dediğin ilkeli olmalı. Ama benim gördüğüm en ilkel'iydi.
Çifte şampiyon Beşiktaş'ın televizyonu nerede?
Beşiktaş tüm övgüleri hak ediyor. Kısıtlı kadrosu, sezon içinde art arda yaşanan sakatlıklar, lig ortasında yaşanan teknik kadro değişimleriyle şampiyonluğun en zayıf adayları arasında gösterilen Karakartal sonunda Sergen Yalçın'ın önderliğinde hem Süper Lig'i hem de Ziraat Türkiye Kupası'nı müzesine götürmeyi başardı.
Gelin görün ki siyah-beyazlıların bu altın yılda ekranı sadece siyah... Çünkü 2004 yılında yayın hayatına başlayan BJK TV, ekonomik gerekçelerle bu yıl kapatıldı. Yayın şu anda sosyal medya ve YouTube üzerinden kısıtlı imkanlarla gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Oysa önceki gün Beşiktaş, Dolmabahçe'de çifte şampiyonluğu kutladı. Pandemi nedeniyle stada gelemeyen taraftar, bu müthiş gurur ve coşkuyu 'başka televizyonlardan' izlemek zorunda kaldı.
Fenerbahçe ve Galatasaray'ın resmi televizyon kanalları, Beinsport'ta ciddi izlenme oranları yakalayıp, kumandalarda kendilerine önemli bir yer edinirken Beşiktaş'ın bu kulvarda yer alamaması gerçekten üzücü. Bir sporsever ve televizyon yazarı olarak gönlüm Beşiktaş'ın çifte kupaya ulaştığı yıl televizyon liginde küme düşmesine hiç de razı değil. Başkan Ahmet Nur Çebi'nin yeni yıldaki önceliklerinden biri de Karakartal'a yaraşacak kanalı hayata geçirmesi olmalı.
Kampanyanın öteki yüzü
Arçelik'in yeni reklam kampanyası hayli ilginç. 1-30 Mayıs tarihleri arasında Arçelik mağazalarından alınacak 50 inç üzeri belirlenmiş 4K televizyonlardan alanlar, eğer milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonası'nda finale kalırsa paralarını geri alacaklar.
Kampanya dikkat çekici. Ancak milliler açısından bana biraz moral bozucu gibi geldi. Yani o kadar umutsuz durumda mıyız ki, televizyonları bedava vermeyi göze aldınız kardeşim? Kampanya düzenlerken çok boyutlu düşünmek gerekir. Bu da en önemli örneği olsa gerek.
Gaf kürsüsü
Show Haber muhabiri, 19 Mayıs'ta sokaktaki gence sordu: "Bugün sizin gününüz, ne hissediyorsunuz?" Duyarsız genç yanıtladı: "Hiçbir şey hissetmiyorum, çok sıcak..."
Zap'tiye
Bütün işi VAR'dakiler yapmasına rağmen orta hakemler hâlâ eski ücretlerini mi alıyor?
Ne demiş?
"Sarayda rekabet demek, düşmanlık demektir." (Atv'nin yeni dizisi Bozkır Aslanı Celaleddin'den)