National Geographic kanalının çok sükseli bir biyografik belgesel dizisi var. Deha... Albert Einstein ile başladı, Pablo Picasso ile sürdü. Üçüncü sırada ünlü Amerikalı soul yıldızı Aretha Franklin varmış. Tanıtımları şimdiden dönmeye başladı bile.
Aretha, gençliğimde keyifle dinlediğim şarkıcılardan biri. Ama hepsi o kadar. Nasıl olup da Deha belgeseli için seçildiğini merak edip, hayat hikayesini yeniden gözden geçirdim. Ne yalan söyleyeyim, 'deha' olmayı hak edecek bir özelliğine rastlayamadım.
Ama ben bir 'deha' tanıyorum ki, o belgeselde Einstein'dan önce birinci sırada yer alması gerekiyordu. Askeri dehasına uzman stratejistler bugün bile şapka çıkartıyorlar. Trablus'ta, Bingazi'de, Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Kocatepe'de, İnönü'de kendi ordusundan misliyle büyük orduları dize getirmiş bir komutan. Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde mağlup ettiği komutanın kılıcını ona iade edecek kadar centilmen, İzmir'in kurtuluşunda ayaklarıyla çiğnemesi için önüne serilen Yunan bayrağını yerden alıp, katlayacak kadar kutsal değerlere saygılı bir 'insan.'
Yokluk içindeki halkını istiklal mücadelesinde zafere inandıracak denli etkileyici, askeri zaferi ekonomik ve kültürel devrimlerle taçlandıracak kadar yenilikçi, kayıp kıta Atlantis'i aratacak kadar ilim aşığı, geometri kitabı yazacak kadar matematik zeka sahibi, ömrü boyunca 4 bin kitap okuyup, dilimize pek çok Türkçe kelime kazandıracak ölçüde edebiyat aşığı, bugünün İHA, SİHA teknolojisinin ileride savaşların seyrini değiştireceğini 90 yıl öncesinden görüp, "İstikbal göklerdedir" diyecek kadar öngörülü, çocuklara ve gençlere bayram hediye edecek kadar gelecekten umutlu...
Onu takdir eden sadece biz vatandaşları değildik üstelik. Yıllardır savaştığı Yunanistan'ın Cumhurbaşkanı Venizelos onu Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermişti.
İngiliz Başbakan Lloyd George, yıllar sonra onun için "Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki 20'nci yüzyılın dahisi Türklere nasip oldu" demişti.
Ben bir 'deha' tanıyorum. Bu lafın içini her hücresiyle dolduracak biri...
Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nız kutlu olsun...
Bayrak sevgisi
Aslında bu yazıyı 23 Nisan'da size ulaştırmak niyetindeydim. Ama aynı gün iki ayrı yazıda bizim ufaklıktan söz etmeye utandığım için bugüne bıraktım.
23 Nisan yazımı yazarken, Ela yanıma geldi. Ona yazımı okuduktan sonra "Baba bugün çocukların günü. Ben de gazeteye yazı yazmak istiyorum" dedi. Koca başkanların, bakanların bile koltuklarını miniklere bıraktığı günde bu istek geri çevrilir mi? Bizimki henüz okuma yazma bilmediği için, "Sen söyle, ben yazayım" dedim. Söyledi. Aynen naklediyorum:
"Bayrak bizim için sadece bayrak değildir. Bayrak aslında bizim için bir çiçektir. Bayrak bizim yıldızımızdır. Bizim ömrümüzü uzatır. Bizim kalbimizde bir yıldızdır. Eğer bayraksız olursak yıldızlar solgun olur, çiçekler ölgün olur. Televizyonun içine ekmekleri bırakan benim. 4 buçuk yaşında sevgi dolu, mutluluklar saçan kız Ela... Bayrak aslında büyüüüüük bir uçan kalp balonudur..."
Vallahi de aynen böyle söyledi. Annesi şahit...
Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, çocuklara ve gençlere birer bayram hediye eden ilk ve tek dünya lideri... Güvendiği gençleri de onu karşılıksız bırakmıyor çok şükür...
Şeref kürsüsü
Batman'da pandemi döneminde 10 köy okulunu boyayıp baştan sona yenileyen, 41 öğrenciye tablet, 2 binden fazla öğrenciye mont, ayakkabı, bere gibi kışlık elbise sağlayan, 3 farklı ilde 5 okula kütüphane kuran 12 öğretmenimize hepimiz adına koca bir "Helal olsun..."
Zap'tiye
Sanal market, sanal banka, sanal gözlük, sanal kart, sanal mağaza, sanal para... Bir tek sahtekarlık gerçek!
Ne demiş?
"Eskiden hava bedavaydı. Şimdi maskeli 1 lira, maskesiz 900 lira, artistlik yaparsan 3150 lira." (Sosyal medyadan)