İngiltere'de 90 kişi bu soruya "Evet, olurum" dedi. Ada'da 4 ayrı sağlık kuruluşu ortaklık kurup, Human Challenge adlı bir araştırma başlattı. Buna göre yaşları 19 ile 30 arasındaki 90 kişiye Covid-19 virüsü bulaştırılacak. Sonra da yeni geliştirilen mücadele yöntemleri, bu kişiler üzerinde denenip, gözlem yapılacak. 90 gönüllüye bu fedakarlıkları (!) karşılığında 4 bin 500 sterlin yani yaklaşık 44 bin lira ödenecek.
Sorum çok net: 44 bin lira karşılığında bile bile korona olur musunuz? Tahminim, bu soruya bizim ülkemizde büyük çoğunluğun "Evet, olurum. Keşke bana da yapsalar" diyecek olması. Hatta bizdekine öyle büyük ilgi olur ki, denekleri sınavla alırlar. Neden mi? Pandemi, ekonomik açıdan vatandaşın belini fena büktü de ondan. İngiltere o 90 kişiyi güç bela bulurken, Türkiye; illegal yolla böbreğini satışa çıkaran ülkeler arasında dünya şampiyonu. Bizim garibanlara göre korona ne ki?
Bu arada soğuk savaş, taşeronlu savaş, asimetrik savaş, ekonomik savaş, su savaşları derken, 'aşı savaşları' ile de tanıştık. Bu konuda dünyada büyük bir adaletsizlik, hatta 'uluslararası gizli çatışma' yaşanıyor. Çünkü sadece 10 ülke, dünya üzerindeki tüm aşıların yüzde 70'ine sahip. 130 ülke ise tek doz aşı bulamıyor. Bana göre BM, UNESCO, WHO her işini bırakıp, öncelikle bunun için uğraşmalı. Zira Somali'deki tek bir adamı dahi aşısız bırakırsanız, kendi ülkenizi aşıya boğsanız bile kâr etmez...
Kediler 6, köpekler 17 saatte ölüyor
Altında Atv'nin başarılı muhabirlerinden Hümeyra Tuna'nın imzası olan özel haber tek kelime ile harikaydı. Havaların buz kestiği şu günlerde Hümeyra, çok önemli bir bilimsel gerçeği hatırlattı: Sıfırın altındaki sıcaklıklarda sokak hayvanlarını asla aç ve açıkta bırakmamak gerekiyormuş. Zira korunaklı bir yuvası bulunmayan aç bir kedi 6, köpek ise 17 saatte donarak ölüyormuş. Yani bir gariban sokak kedisinin ölmesi için bir gece yetiyormuş.
Haberde sokak hayvanlarına barınak yapmanın 'sıfır maliyetli' yöntemleri de anlatıldı. Hatta plastik su bidonlarının kesilerek nasıl mama ve su kabı yapılabileceği de gösterildi. (Bu arada plastik, kağıt, hurda vs. toplayanlardan önemli bir ricam olacak: Kapının önünde titrerken evlat edindiğim sokak köpeğimiz Köpük için koyduğum plastik kaplar en fazla 2 gün orada kalıp, bu arkadaşlar tarafından alınıyor. Aman diyeyim, biraz vicdan.)
Haber sayesinde müthiş bir pratik bilgi de edindim. Hayvanlara koyduğunuz suların içine bir kaşık yağ atarsanız, donmuyormuş.
Teşekkürler Hümeyra kardeş, kim bilir kaç can kurtardın...
Günde 20 yalan mı?
GALLUP'un araştırmasına göre insanlar günde ortalama 20 yalan söylüyormuş. Haberi duyunca tebessüm ettim. Çünkü bu aralar ben günde en az 150 yalan söylüyorum. Sebebi mi? Açıklayayım:
Malum, pandemi nedeniyle evden dışarı adım atmıyoruz. Bu durum da en çok kızıma yaradı. Eskiden bir-iki saat olan toplam oyun süremiz, günde 5-6 saate uzadı. Bilirsiniz, büyükler için oyun, 'mış gibi' yapmaktan ibarettir. Düşüp yaralanır gibi yapıyorum, o da doktor olup beni tedavi ediyor. Kız tavlasında ona yenilmek için zarları sürekli yanlış söylüyorum. Satrançta yuttuğum taşları ona çaktırmadan yeniden tahtaya koyuyorum. Her koşu yarışında ikinci gelebilmek için sürekli tökezliyorum. Yaptığı en tuhaf dans gösterisini bile dakikalarca ayakta alkışlıyorum.
Gün sonunda da yalanın kötü bir şey olduğunu ona anlatıp duruyorum...
Gaf kürsüsü
Show Haber'de İzmir'deki fırtına görüntüleri verilirken, havalanan çardak için "Rüzgar, kamelyayı uçurdu" denildi. Oysa söz konusu yapılara 'Kameriye' denir. 'Kamelya' ise bir bitki türüdür.
Zap'tiye
Bir türlü yaşlanmayan Ajda Pekkan ile Nebahat Çehre'nin kanlarını şişeleyip satsalar, gençleştirme kremi pazarlayan kozmetik firmaları iflas eder.
Ne demiş?
"Sırlar kayıt altına alındığında tehlikeli birer silah haline gelir." (Atv'nin dizisi Maraşlı'dan)