ABD, İtalya, İspanya, İngiltere gibi sözde 'dünya devleri', bir kutu maskeye, bir koli eldivene muhtaç halde elaleme el açıyorlar. ABD, korona tedavisi için vatandaşından 30 bin dolar talep ediyor. Fransa morga kaldırılan her cesetten 250 Euro alıyor. Bense sıradan bir Türk vatandaşı olarak e-Devletten 1 dakika içinde başvurumu yaptım, 24 saat geçmeden cep telefonuma bir kod düştü. "Bununla mesai saatleri içinde dilediğiniz bir eczaneden 10 gün için 5 maske alabilirsiniz" deniliyordu. Eczaneye gittim, o kodu gösterdim ve maskelerimi alıp geldim. Bu devlet sokağa çıkma yasağı sürerken maskeyi de, eldiveni de, kolonyayı da, ekmeği de, suyu da kapıma kadar getiriyor çok şükür. Muhtaç ailelere kumanya yetiştiriyor. Yaşlı hastaların ilaçları kapılarına geliyor. İşten çıkarmalara en az 3 ay boyunca yasak getiriyor. Ücretsiz izne çıkarılanlara asgari ücret üzerinden yardımda bulunuyor. Doktorlarımız hastanelerde insanüstü bir gayretle şifa dağıtmaya çalışıyor. Peki devletin bizden istediği ne? Sadece evlerimizde kalmamız. Bari bu kadarını yapalım yahu, bu kadarını!.. Harcatmayalım Soylu insanları...

En etkili Kola reklamı
Cuma gecesi sokağa çıkma yasağının ilan edilmesiyle birlikte marketlere koşan sorumsuz insanlar arasında biri vardı ki, adeta 'şuursuzluğun' sembolü oldu. Arkadaş, sıkı sıkı sarıldığı iki adet iki litrelik kola şişesiyle kalabalık kasanın önünde sırasını bekliyordu.
Bre gafil, iki gün kola içmesen ölür müsün? Sanır mısın ki, evine sadece kola ile çekirdek götürdün?.. Koronalarını da yerleştirdin mi bari buzdolabına? Yani o kola firmasının reklam ajansı 40 yıl düşünse böyle bir fotoğrafla kampanya yapmayı akıl edemezdi...

"Sürprizi gördün mü anneciğim?"
Karaman'da yaşayan 6 yaşındaki Öykü'nün annesi ve babası sağlık çalışanıydı. Mesailerinin neredeyse 24 saate çıkmasıyla annesi onu kayınpederinin yanına bırakmıştı. Bir ay sonra bir fırsatını bulup, kızına sürpriz yapmak için yanına gitti. Annesi "Sürprizi gördün mü anneciğim?" diye seslendi. Öykü önce dona kaldı, gözlerine inanamadı. Sonra annesine sarılıp, hıçkırıklarla ağladı. Haber bültenlerinden odamıza dolan o sahne, 'sevinç gözyaşının tablosu' olarak yüreklerimize asıldı.
Kim bilir doktor, hemşire, hastabakıcı, laborant annesinin babasının yolunu gözleyen kaç Öykü var? İleride anlatacak ve ağlatacak ne çok Öykü'müz birikti...

Bunu nasıl ıskalarım?
Bu kez hata bendeydi. TRT Müzik'ten gelen bülteni geç fark etmiştim. Pazar günü saat 11.00'de TRT Müzik'te karşıma çıkan Andrea Bocelli'nin Central Park Konseri'ni izlerken, bu köşeden sizlere "Sakın kaçırmayın" diyemediğim için çok üzüldüm. Şu anda sahra hastanesine çevrilen Central Park'ı o gün yağmur altında dolduran Amerikalıları mı anlatsam, 12 yaşından beri görme engelli olan Bocelli'ye eşlik eden Celine Dion'u mu, orada keşfettiğim Güney Afrikalı müthiş siyahi soprano Pretty Yende'yi mi?
Hemen TRT Müzik'çileri aradım. "Aman" dedim, "Ben ettim, siz etmeyin. Ne olur bu konseri tekrarlayın." Söz, bu kez iki gün önceden haber vereceğim.

Gaf kürsüsü
Cuma gecesi FOX Ana Haber'de "Bin 6 yeni ölüm" şeklindeki alt yazı büyük panik yarattı. Oysa '1006' o güne kadar gerçekleşen toplam vefat sayısıydı.

Zap'tiye
Koronavirüs testi pozitif çıkan vatandaş, karantinaya gitmeden önce bütün köylüsüyle sarılıp, öpüşerek helallik isteyince köy karantinaya alınmış. Bunun üzerine Covid 19, "Ben başka ülkede yaşayamam" diyerek Türk vatandaşı olup, Cavit 19 adını almış!

Ne demiş?
"Hastanelerin dahiliye servisleri yetmez, cahiliye servisleri de eklenmesi lazım." (Maske takmamak için polise direnen vatandaş haberinden sonra Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in yorumu)