Bu sezonun en güzel, en dolu, en dinamik 'Beyaz Show'uydu. 'İstanbul Kırmızısı' filminin kadrosundan Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün ve Mehmet Günsür ile Suzan Kardeş ve Zafer Algöz bir araya gelince ortaya şahane bir sohbet çıktı. Konukların parlaklığı bizim Beyaz'ı da coşturunca, şovmenimiz o özlediğimiz geçen yıllardaki programlardan birine imza attı. Ancak program boyunca ağzından sadece iki cümle çıkabilen Mehmet Günsür'e biraz ayıp edildiği hissine kapıldım...
Peki ben niye geçen yıllardaki 'Beyaz Show'u özlüyorum? Sebebi basit: Bu sezonkiler canlı değil, banttan da onun için. Montajda kahkahaların bir bölümü atılıyor, sohbetler montaj makası marifetiyle oradan oraya zıplıyor, 'Acaba Beyaz yine tatlı tatlı ne çamlar devirecek?' heyecanı da bant yayına kurban edilince; ortaya eskisini aratan bir program çıkıyor.
'Beyaz Show'un yaratıcı ekibini bir kez daha yürekten kutluyorum. Özellikle de orkestranın başındaki dahi müzisyen Uluğ'u (Aydeniz). 'Cesur ve Güzel'in diyaloglarından ortaya öyle bir rap şarkı çıkmış ki; dinlemeye, izlemeye doyamadım.
Televizyonculuğun cefalı işlerini çok yakından tanıdığımdan, bizim o iki dakikada tüketip geçtiğimiz klip için nasıl günlerce çalışıldığını iyi bilirim.
Bu nedenle 'eserin' değeri, gözümde bir kez daha arttı. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.