Geçen haftanın en önemli polisiye haberiydi. Suriye'de kuyumculuk yapan aile, savaş yüzünden İstanbul'a göç etmek zorunda kalmış, ev almak için yanlarında getirdikleri 4 kilo altını, kendilerine polis süsü veren soygunculara kaptırmışlardı. Neyse ki İstanbul Emniyeti, titiz bir çalışma sonrasında soyguncuları yakalayıp altınları ele geçirmeyi başarmıştı. Buraya kadar her şey iyi hoştu da bundan sonrası bana biraz tuhaf geldi. Emniyette ele geçirilen altınlar, bir masanın üzerine yayılıp teşhir ediliyordu. Kameralar da o kocaman burma bileziklerin, kolyelerin, altın setlerin üzerine zoom yapıp duruyordu. Ailenin adı, hatta yaşadıkları mahallenin ismi bile haberde belirtiliyordu. Yani, 'dökümü yapılan' 4 kilo altınla beraber -Allah korusun- yeni bir hırsızlık için kötü niyetlilere bütün 'istihbarat' veriliyordu.
Diyeceğim o ki, Emniyet ve basın mensupları, bu tür haberleri servis ederken habercilikten önce ailenin güvenliğini gözetmek zorunda. Yoksa istemeden de olsa 'suç ortaklığı' tehlikesi beliriyor.