Söze yine aynı cümleyle başlamak zorundayım: 'Kader bir kez kalemi eline almaya görsün. Hiçbir senarist onun eline su dökemez...' Hani biz dizilerdeki, filmlerdeki tesadüfleri görüp de 'Yok canım, bu kadar da olmaz' deyip dudak büküyoruz ya, işte kader o zaman bize kıs kıs gülüyor olmalı, 'Siz daha hiçbir şey görmediniz' diyerek...
Habere inanamadım. Öyle ki, iki kez okumak zorunda kaldım.
Şırnak'ta görev yapan asker Ali Mülazimoğlu yaralanıyor.
Merak içindeki annesi Gülistan Hanım, onu görmek için memleketinden yola çıkıyor. Ama yolda geçirdiği trafik kazası nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu olaydan birkaç gün sonra ise o asker, girdiği bir başka çatışmada şehit düşüyor.
Bir hafta arayla vefat eden ana ile oğlu yan yana toprağa veriyorlar...
Haydi söyleyin bakalım, böyle bir senaryoyu yazmaya, kaderden başka kim cüret edebilir ki?