Cuma akşamı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Altın Portakal Film Festivali'nin ana medya sponsoru olan bize, yani Turkuvaz Yayın Grubu'na bir tanıtım yemeği verdi. Önce, festivalin organizasyonunu üstlenen Elif Dağdeviren ve ekibinin görsel materyallerle desteklenmiş özenli brifingini izledik.
Sonra köprü açılışından nefes nefese yemeğe yetişen Menderes Türel'i dinleyip festivalle ilgili sorular sorduk. Ama akşamın ilerleyen saatlerinde Türel, darbe girişimi akşamı yaşadıklarını anlatmaya koyulunca hepimiz sus pus olup aksiyon filmi izler gibi dikkat kesildik.
Eski bir gazeteci olan Türel, gazetecilik deyimiyle 'off the record' yani kayıt dışı, yazılmamak üzere anlattı o akşamki serüvenini...
O gecenin sabaha erdiği saatlerde İstanbul'a Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile birlikte güçlükle inebilen Türel'in anlattıklarından iki-üç film çıkar. Örneğin;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, infaz timinin bulunduğu helikopterlerin kalktığı Çiğli Üssü'ne çok yakın konumdaki Çeşme'de tatil yapmak istemiş. Ama büyük bir 'tesadüf' (Ya da ilahi bir koruma kalkanı mı desek) nedeniyle Marmaris'te darbeci askerlerin bir türlü bulamadıkları o turistik tesiste kalmayı nasıl kabul etmiş?
Antalya'daki darbeci askerler, nasıl dışarıya bisiklet bile çıkaramayacak kadar çaresiz kalmışlar? Antalya Valisi, darbeci subayları enterne etmenin en kurnazca yolunu nasıl bulmuş? Ve daha neler neler... Belki yıllar sonra Türel anılarını bir kitapta toplar da, hepsini siz de öğrenirsiniz.
Ahh ah! İşte buna 'gazetecinin gaz sancısı' derler. Bilip de, söz verdiği için yazamamak...