Dünyanın bütün korku romanı yazarları bir araya gelse, böyle korkunç bir kazayı yazamaz. Düşünün; ailenizi bayram tatiline götürmek için aracınızla yola çıkıyorsunuz. Aracınız ne? Tiner yüklü bir TIR... Kabine üçü genç kız dört yolcu alıyorsunuz. Yetmiyor. Dorseye bir araç yüklüyorsunuz, içinde beş kişi olan... Önde şoförle birlikte beş yolcu, arkada tiner, onun arkasında yüklü araçta beş kişi daha... Şoför uyuyor. Bolu'daki tünelin girişine çarpıyor. Araç alev alıyor. Kabindeki beş kişi korkunç bir şekilde yanarak ölüyor. Dorsedeki araçta yolculuk yapanlar son anda aşağı atlayıp hayatlarını kurtarıyor. İşin daha da 'korkunç' tarafına gelince... Bu araç Gebze'den çıkıyor, bayram trafiğinin en yoğun saatlerinde Bolu'ya kadar geliyor. Yolda bir tek 'denetime' takılmıyor. Bir tek trafik ekibi de merak edip 'Kardeşim sen bu TIR'da ne taşıyorsun?' diye sormuyor, merak edip kapısını açmıyor. Sonra da 'Hiç olmazsa bu bayram, yollar kan gölüne dönmesin' diye boşa temennide bulunuyoruz...