Bu fotoğrafı çarşamba günü öğle saatlerinde TEM otobanı Ümraniye kesiminde çektim. Önümde ilerleyen, kan kırmızı bir kamyon... Arkasında kocaman harflerle 'Bomba' yazıyor. Atatürk Havalimanı'ndaki vahşi terör saldırısının üzerinden henüz 24 saat bile geçmemiş. Düşündüm... 'Bombalı araçların' dehşet saçtığı bir coğrafyada, üzerine kocaman harflerle 'bomba' yazan bir kamyonla dolaşmak nasıl bir ruh hali gerektirir diye... Bir türlü içinden çıkamadım. Acaba vahşete kayıtsızlığın bir ifadesi miydi? Yoksa bombalara alışmış mıydık? 'Bomba' ile dalga geçecek kadar delirme noktasında mıydık yoksa?
Havalimanı saldırısına tanık olanlardan dinledim; en çok turistler paniklemiş. Bizim vatandaşlar 'nispeten' daha soğukkanlıymış. İşte, beni en çok 'dehşete' düşüren de bu oldu: Terörü kanıksamak...
Hani deprem profesörleri söyleyip duruyorlar ya, 'Depremle yaşamaya alışmalıyız' diye... Hadi, o şimdilik insanlığın çaresiz kaldığı bir doğa olayı. Peki ya terör öyle mi? Sakın ola ki, 'terörle yaşamaya' alışmayın. Terör asla sıradan bir insanın 'hayat rutini' haline gelemez. Teröre karşı daima uyanık olmak, önlem almak, dikkat kesilmek gerekiyor. Ve hepsinden önemlisi; 'bir' olmalı, tek vücut olarak hareket etmeliyiz. Direnmeli, sonuna kadar direnmeliyiz. Bunu yaparken de insani erdemlerimizi kaybetmemeliyiz. Yüreklerimiz asla nasır tutmamalı, insani duyarlılığımızı bir an bile yitirmemeliyiz.
Belki dikkatinizi çekmemiştir; kamyonun arkasındaki 'Bomba' yazısının hemen üzerinde bir cümle var: 'Bırakın düşünceleriniz sizde kalsın.'
Ben kendimi tutamadım, düşündüğümü yazdım: 'Bomba' eğer kamyon arkası yazısı olmuşsa, vay halimize!