Kim? Bence Damla... Neden? Onu da anlatayım:
Efendim, 'Survivor' ne demek? 'Zor şartlara direnip hayatta kalan' demek. Survivor denilince akla önce ne gelir? Gemi ya da uçak kazasından kurtulup ıssız bir adaya çıkan ve orada hayatta kalmayı başaran kişi. Yani fizik olarak direnç göstereceksin, zihin olarak güçlü kalacaksın, açlığa, susuzluğa ve özleme karşı koyacak ve engellerin üzerinden birer birer atlayıp hayata döneceksin. İşte bu nedenle benim için her yıl sembolleri kazanıp doğrudan Kıbrıs'a gidebilen yarışmacı, Survivor'ın gerçek şampiyonudur. 'Adadan SMS ile kurtulup birinci olmak' ise olsa olsa bir televizyon fantezisidir.
Yukarıda saydığım nedenlerden ötürü Damla benim gerçek şampiyonum. Elinde yedi sembol bulunan ve Kıbrıs'ın en güçlü adayı olarak görülen Nagihan'ı öyle bir ezip geçti ki, aman aman... Dahası, erkekler kategorisinin birincisi, yarışmanın favorilerinden Atakan'ı da finalde alt edip 'Bileğinin ve yüreğinin hakkıyla' Kıbrıs vizesi aldı. Güçlü yarışmacıların gölgesine sığınmadan, aforizmalardan medet ummadan, yanar döner operasyonlara girişmeden, popülist yaklaşımlarla halktan oy dilenmeden de şampiyon olunabileceğini kanıtladı.
Nagihan'a gelince... 'Ne oldum değil, ne olacağım demeli' sözünün heykeli dikilecekse, model olarak Nagihan alınmalı. 'Beni kıskanıyorlar', 'Adada yarışlar zevkli olmuyor, çünkü rakibim yok' diye kasım kasım kasılan Nagihan'ın perişan hali, herkese ibret olmalı...
Bu arada yarışmayla ilgili kafama takılan bir de soru var: Neden bitime dört hafta kala halk oylamaları kesiliyor. Neden yarışmacılar ta dört hafta önceki oylarıyla finale taşınıyorlar? Belki o dört hafta içinde benim favorim öyle bir çam devirecek ki, ondan nefret edeceğim. Ya da tam tersi olacak, hiç umrumda olmayan bir yarışmacı öyle bir jest yapacak, öyle bir performans ortaya koyacak ki benim gönlümü çalacak. Ama ben bunu o anda oylayamayacağım. Neden?