Bazı izdivaç programlarında gerçek aday ve talipler yerine ajansların sağladığı oyuncuların yer aldığı iddiaları uzun süre medyayı meşgul etmişti. Bir programdan diğerine transferlerin de yaşandığı izdivaç piyasasında; bazı isimlerin bir programa dul, birine bekar, diğerine evli olarak katıldığı da iddia edilmişti.
Bu tartışmaların orta yerinde bir de skandal patlak verdi. Zuhal Topal'ın sunduğu izdivaç programında nikah memuru olarak görünen kişinin aslında kanalda şoför olarak çalışan Halis Bozkurt olduğu, 'Nikaha gelmeyen gelin adayı Nargile Hanım'ı boşu boşuna bekleyen Adnan Bey'in oturduğu nikah masasının' ise mizansenden ibaret olduğu iddia edilmişti.
Yaşanan bu skandalın ardından şoför Bozkurt, programın yapım şirketi ve yöneticilerinden davacı oldu. Bozkurt, dava dilekçesinde program yöneticileri tarafından kendisine nikah memuru kıyafeti verilerek giymesinin ve program sırasında nikah memuru gibi davranmasının istendiği, aksi taktirde iş sahiplerinin aranarak işten çıkartılacağının söylendiği, işsiz kalmaktan korktuğu için de söyleneni yaptığını belirtti.
Bu arada düzmece nikah masasında gelini bekleyip duran damat adayı Adnan İrişme de ekranda rencide edilip kötü duruma düşürüldüğü için program ekibi aleyhine dava açtı.
Hep söyleyip dururum ya "Televizyonda gördüğünüz her şeye inanmayın" diye... İşte televizyonlarımızdaki reyting rekabetinin gelip dayandığı son noktayı gösteren dramatik bir hikaye. Dizilerin hareket noktası 'hayat' olması gerekirken, hayatımızın odak noktası 'dizi' oldu. Hangisinin gerçek, hangisinin senaryo olduğunu bilemez olduk. Okulda bize televizyonun bir 'iletişim' aracı olduğunu öğretmişlerdi; anladım ki 'illüzyon' aracıymış!