Yok yok; kardan, soğuktan bahsetmeyeceğim. Onun çaresi var çok şükür. Kombiyi bir tık açıyorsun, sobaya iki odun fazladan atıyorsun, en kötüsü battaniyenin altına giriyorsun; tamam...
Benim bugün sözünü edeceğim, buz tutan toplumsal iklimimiz.
Dün bu köşede kaleme aldığım 'İşte bu da benim bildirim' başlıklı yazının ilgi göreceğini az-çok biliyordum.
Ama okurun bu yazıya bu denli coşkuyla, hasretle, en önemlisi de 'şefkatle' sarılacağını doğrusu tahmin etmiyordum.
Canı pahasına Güneydoğu'daki teröristlere karşı mücadele veren emniyet güçlerine yapılan haksızlığı dile getirdiğim ve içimden gelen en samimi duyguları ifade ettiğim yazı, muazzam ilgi gördü. Gazetemizin internet sayfası ve benim elektronik posta kutum, tebrik ve destek mesajlarıyla dolup taştı. Milletin altına imza atmak için birbiriyle yarıştığı 'gerçek bildirinin' ne olduğu da böylece ortaya çıktı.
Gelin görün ki bu yazıya eşlik eden fotoğrafta yer alan ve sırtında yaşlı adamı taşıyan askerimizin yüzü 'buzlama' dediğimiz yöntemle kapatılmıştı.
Neden? O askerimiz deşifre olmasın, hain PKK'lılar ona zarar vermesin diye... Oysa o kahramanları gururla, korkmadan, çekinmeden gazeteye basmayı, kahramanların isimlerini koca koca puntolarla vermeyi ne çok isterdim.
Aynı gün, PKK'nın terör üssü haline getirdiği Sur'dan gelen harika haberi izledik bültenlerde.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşayan Dicle ve Mehmet Şakir adlı çocuklarımız, bütün olumsuz şartlara rağmen derslerine odaklanmayı başarmışlar, 120 soruluk TEOG sınavında 110 ve 105 net yapmışlardı. Ama biz onları bültenlerde yüzleri buzlanmış olarak izledik.
PKK, kimliklerine ulaşıp da 'Siz niye okula gidiyorsunuz?' diye üzerlerine çullanmasın diye. Malum, okulların bahçelerine bomba atıyor, derslikleri yakıyorlar ya...
Diyarbakır'da bayrak öpen çocukların yüzlerini de buzlamıştık.
PKK yüzünden hayatları zehir olan ve bu nedenle terör örgütüne lanet okuyan Mardinli kadının yüzünü buzladığımız gibi...
Ama buz kestiğimiz kışın ardından baharın geleceğine, çocuğundan askerine tüm kahramanlarımızın yüzünün yeniden kardelen gibi tomurcuklanacağına yürekten inanıyorum.
Yeter ki bir olalım, birlik olalım...