a Haber'e ceza üzerine ceza gelmeye devam ediyor. Kanalın standart akışında artık 'Ceza Belgeseli' diye bir kuşak var. Daha önce çok yazdım ama yeri gelmişken bir kez daha altını çizeyim: Belgeseli 'ceza' olarak milletin önüne koyan bir denetim kurumunun 'yayıncılık ilkelerini' nasıl koruyup kollayabileceğini biri bana en başından anlatsın lütfen!
a Haber'e en büyük cezalar, Yüksek Seçim Kurulu'nun(YSK) tespitiyle(!) seçim döneminde tüm parti liderlerini aynı süre ile ekrana çıkarmadığı için veriliyor.
Yahu böyle saçmalık olur mu? Tek kanallı TRT döneminden kalma yasayla televizyonlar denetlenebilir mi? Burası, elektrik faturalarından pay alan devletin resmi yayın kurumu değil ki, her parti liderine kronometre tutup seçim propagandası yaptırsın. Bir kanal, bir siyasi görüşe daha yakındır, diğeri bir başkasına... Tüm demokratik ülkelerde durum böyledir. Hatta ABD'de bazı kanallar, doğrudan parti ve adayların kampanyalarını mali açıdan destekler. Çünkü milletin elindeki kumandaya hükmedeceğinden emindirler. Halkı 'Ne izleyeceğini bilemeyen aptallar sürüsü' olarak görmezler. Ne yazık ki yasalarımız, yönetmeliklerimiz çağın çok gerisinde kaldı. Bütün bunlar, hâlâ darbe anayasası ile yönetilmenin dibe çökmüş tortularından başka bir şey değil. Bir kanala, 'Siyasi liderleri eşit oranda ekranına çıkarmıyor' diye ceza kesenler, hâlâ darbe yapmak isteyen generalin Ankara Radyosu'nu basıp konuşma yaparak yönetimi ele geçirebileceğini sanıyor herhalde. Onca radyoyu, televizyon kanalını, internet sitesini tek tek basmaya kalkan darbeci general, yarı yolda tıknefes kalıp vazgeçer yahu!