Önce divirtüküldü, sonra dört damarımın değiştirildiği bypass, arada mide ülseri, şimdi de böbrek yetmezliği. Hayatım yaklaşık bir yıldır ev ile hastane arasında geçiyor. İnsan, sokakların başıboşluğunu özlemiyor değil. Fakat bu kısıtlı özlemde dahi kimi güzelliklere rastlamak mümkün. Geçen gün Ata Diyaliz Merkezi'ne giderken Acıbadem'de Salah Birsel Sokağı'nı görmek, ruhumun hastalıklı kasvetini bir anda dağıttı. Bildiğim kadarıyla Salah Birsel, Acıbadem'de hiç oturmamıştı. Bandırma'da doğmuş, İzmir'de gençliğini geçirmiş, Ankara'da yaşamış, hayatını İstanbul'da önceleri Nişantaşı ve Cihangir'de, son yıllarını ise Bostancı'da sürdürmüştü. Üstat, dünya gözüyle görseydi, en az benim kadar sevinir, 1001 Gece Denemeleri'nden birini de bu sokak için kaleme alırdı.
Bir şiirinde "Gökyüzüne indim," demişti. Gökyüzüne çıkalı ise bir yıl geçti. Şair ağabeyim İlhan Berk'i birinci ölüm yılında hasretle anıyorum.
Öpmek, psiko-analizde menşe itibariyle yeni doğan çocuğun anne memesinden süt ve gıda emmesi demektir. Başlangıçta şuuraltı bir okşama, gıda alma davranışıyken, sonraları şuura geçmiştir. 'Buse'nin fenni surette yapılması gerekir. (Halikarnas Balıkçısı)