Geçen hafta Ankara'da 'Kadın ve Avrupa Birliği Süreci' adlı toplantıya katıldım. Tüm dünyada sivil toplum kuruluşlarının ülkelerin yönetimlerinde ve kaderlerinde etkin rol oynaması gerektiğini düşünüyorum. Sivil toplum kuruluşu (STK) demek toplumun daha iyi yönetilmesi, eğitilmesi, ileriye gitmesi için çalışan kişilerin oluşturduğu kuruluşlar demektir. Yani sizlersiniz. Kadını, erkeği ile olayları sahiplenen tüm toplumdur. Kadınların önemi, tüm toplumlarda öne çıkar. Bu nedenle Avrupa Birliği sürecinde yapılan temalı toplantılardan ilkinin kadınlara ayrılması çok doğaldır. Toplantıya kadınları temsil eden STK temsilcileri, akademisyenler ve politikacılar katıldı. Kadın haklarını savunmak ya da tartışmak için yapılan toplantıların aksine katılanların çoğunluğu kadınlardı. Açılış konuşmalarında Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'de kadınlar için yapılanlardan bahsetti. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit komisyonun çalışmalarından söz ederken, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ise kadın eğitimini anlattı. Siyasetçilerin anlattıklarına son noktayı galiba en baştan AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Marc Pierini koymuştu. Pierini,''Siyasilerin yaptığı iyileştirme çabaları kısa sürede olabilir ama zihniyet değişimi nesiller alır,'' dedi. İşte kadının önemi o cümlede ortaya çıkıyor bence. Çünkü zihniyet değişimini sağlayacak güce ve yetkiye sahip olanlar kadınlar. Erkekler hiçbir şey yapmasa da bir kadın tarafından büyütülmek zorundalar. Dolayısıyla gelecek nesilleri farklı büyütmek kadınların elinde. Bunun için kadınlara sağlanması gereken en önemli şey eğitim haklarını kullanabilmeleri. Anneler ne kadar eğitimli olursa, yetiştirdikleri çocuklar da o kadar farklı olacaktır. Güldal Akşit ve Nimet Çubukçu ile devlet bakanlıkları sırasında çalıştım. Her ikisinin de kadın olmak dışında, insan olmaya ve çalışmaya verdikleri önemi biliyorum. Şimdi farklı unvanlarla olsa da söylediklerini tamamlamak için çalışacaklarına inanıyorum. Egemen Bağış ile çalışmadım. Ama kadınlardan narin, korunması gereken varlıklar olarak değil de bir güç olarak bahsetmesi umut vericiydi. Sonra STK temsilcisi kadınlar konuştu. Siyasilerden farklı olarak onlar yapılanları değil, yapılmayanları anlattı. Sonuç olarak Avrupa Birliği olsun olmasın, kadın hakları konusunda atılması gereken çok adım var. Kadına sağlanan her hakkın, aslında erkekler için de hak olduğunu anlatmak, siyasilerin verdikleri sözleri yapıp yapmadıklarını denetlemek ve STK'ların gerçekten her kadını temsil etmelerini sağlamak ise bizim, hepimizin görevi. Ne kendi yazgımızı ne de çocuklarımızın yazgısını başkalarının eline bırakabiliriz.
EĞİTİM HAKKI YETERLİ Mİ?
Bu toplantıdan hemen sonra bir öğretim üyesi arkadaşla konuşurken şu soruyu sordu: "Yıllardır bizim bölümün ilk üçü ve diğer çalışkan öğrencileri kızlar. Ama sonra bir bakıyorum aktif meslek yaşamında onlar kayboluyor ve üst düzeye hep erkekler geliyor. Kızlar nereye gidiyor?" Düşündüm, her gün gelen maillerde üniversite okumuş anneler soruyordu: "Çocuğum oldu, işi bıraktım. Şimdi büyüdü ama işe başlarken suçluluk duyuyorum. Acaba başlamasam mı?" Benzer bir maili bunca yıldır hiçbir babadan almadım. Oysa belli süre anne ve babaya olan gereksinim çok da farklı değil. Üstelik bir yaştan sonra çalışmayarak, çocuklarla aşırı bağımlı yaşayan anneler ve çocuklara ilişkin sorunları da biliyoruz. Demek ki sadece eğitim hakkı vermek yeterli olmuyor. Bir yandan da kadına bakış açısını, ona yüklenen sosyal öğretileri, değerlerini de düzenlemek, anlatmak gerekiyor. En başta da bunları kadınların kendilerine anlatmak ve inandırmak şart. 'Kadın kendisini çocuğuna, evine adamalı, iyi annelik budur, kadın kocasından daha başarılı olmamalı, daha çok kazanmamalı' gibi sosyal öğretiler eğitimli kadınları da etkiliyor. Bu inançlar okullarda başarılı olan kadınların yerini, iş yaşamında erkeklerin almasına neden oluyor. Oysa iş yaşamında cinsiyeti önemli olmadan, başarılı olanın kazanması gerek. Başarılı olan kazanmalı ki onunla birlikte gelecek kazansın. Biz sahiplenirsek, biz istersek siyasilerin düzenlemelerini yapmasını da gelecek nesillerin zihniyetlerinin değişmesini de sağlayabiliriz.