Uzmanı olmadığım konularda ahkâm kesmeyi sevmem. Dış politikada bunu hiç yapmam.
Dikkatle takip ediyorum ayrı ama bir haftadır Irak'ta yaşanan kaosla ilgili aldığım pozisyon da budur.
Her görüşten konuya vakıf akademisyenlerin, diplomaside akil sayılan kişilerin analizlerini okuyup kendime göre değerlendirmeler yapıyorum.
Neyse... Aslında girmeyi pek de düşünmediğim bu konuya bugün gireceğim.
Çünkü işin içine iç siyasetimiz dahil oldu. Kabul etmeliyiz ki Türkiye çok ciddi bir sorunla yüz yüze.
Musul Konsolosluğu baskını ve oradaki 49 personelin rehin alınma olayı Irak'taki meselenin bizim açımızdan başka bir tarafa evrilmesine neden oldu.
Bu meselede Türkiye'nin bir zafiyeti olup ya da olmadığı elbette ki tartışılması gereken bir konu. Sonuçta şu ana kadar bizi üzecek bir haber gelmemiş olsa da aralarında bir lokma bebeklerin dahi olduğu 49 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile ilgili endişe duyulması da gayet doğal. Çünkü nihayetinde karşımızda son derece gaddar, acımasız ve gözünü kırpmadan kan dökmeye meyilli bir terör örgütü var. Dün dünyadaki terör örgütleri konusunda epeyce bilgi sahibi olan bir dostum IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) Bingazi'de ABD Konsolosluğu'nu basarak konsolos dahil 4 Amerikalıyı gözünü kırpmadan öldüren Ensar üş-Şeria'dan daha kanlı bir örgüt olduğunu söyledi. Ve sonra şunu ekledi:
"Eğer Musul'daki o konsolosluk Türkiye'ye değil ABD ya da batılı bir başka ülkeye ait olsaydı emin ol, 49 kişi daha ilk gün yok edilmişti!"
Tabii bunu söyleyen sadece benim dostum değil. Konunun uzmanı birçok kişinin yorumları genelde bu yönde. O nedenle bize şu ana kadar bir olumsuzluk yaşatmamış olsalar da bu IŞİD'in asla ileride bunu yapmayacağı anlamına gelmez!
Şimdi gelelim değinmek istediğim asıl mevzuya. MİT ve Musul Konsolosluğu'nun basılması mevzusu...
Yine günah keçisi ilan edilen her şiddet ya da istihbari içerik taşıyan konuda olduğu gibi yine MİT oldu. Hayır bunu yapanlar Sakalsız ve Çetesi olsa amenna! Onların zaten daha ilk başta hedeflerine oturttuğu bir kurumdur MİT.
Yargı, Emniyet ve daha birçok kurumu ele geçiren bu çetenin hüküm süremediği MİT'e nasıl bir operasyona giriştiğini iyi hatırlıyoruz. Sorun onlar değil.
Sorun paralel devletle mücadele ettiğini bildiğimiz insanların Musul olayında MİT'i günah keçisi yapması.
Kim oldukları önemli değil bu kişilerin ama şunu söylemek zorundayım ki; konsolosluk baskınının tüm vebalini MİT'e yıkmak Sakalsız ve Çetesi'nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
Paralel Yapı'nın girmediği kurum kalmamıştır Türkiye'de.
Bu kesin. Bırakın MİT'i falan; Genelkurmay'ın, TSK'nın bile en kritik noktalarında bunlardan adamlar olduğu bir gerçek.
Diyorlar ki; "MİT'te derhal temizlik yapılmalı!" Niyeymiş efendim? Ee çünkü IŞİD konusunda zaafa düşmüş!
Nasıl düştüğü konusunda bir yorum yok ama. MİT ne yapmış? Nerede zafiyet göstermiş. Baskını haber almış.
Bildirmesi gereken yerlere de bildirmiş.
Ondan sonra alınacak tedbirler veya uygulanacak politika MİT'in işi mi? MİT mi karar veriyor Dışişleri Bakanlığı'nın ne yapacağına?.. Baskının yapılacağı haberi alınır alınmaz konsolosluk tahliye edilmeliydi. Burada hemfikirim MİT'i eleştirenlerle. Ancak eleştirilen adres yanlış. MİT görevini yapmıştır fazlasıyla. Yapmayan ya da eksik yapan Dışileri'dir.
Ha dedim ya en başta. Diplomasi bilmediğim bir alan. Ahmet Davutoğlu neden böyle bir karar vermiş ya da buna neden gerek görmüş analiz edemiyorum.
Diplomatik argümanları nelerdir bilmiyorum ancak bu konuda en son eleştirilecek kurum bana göre MİT'tir. O nedenle "Paralel Çete kol geziyor. MİT'i derhal temizlemek lazım!" çıkışlarının son derece yersiz olduğunu düşünüyorum.
Ve bunu diyen arkadaşlara sesleniyorum.
Varsa kardeşim elinizde kimlerin paralelci olduğuna dair bir liste. Götürün verin Hakan Fidan'a.
O da icabına baksın! Sonuçta o da Başbakan Erdoğan'dan sonra bu çetenin hedefindeki ikinci adamdır. Ne çabuk unuttunuz yahu bu çetenin "barış görüşmeleri yapıyor" diye adamı "vatan haini" ilan edip koluna kelepçe takmaya kadar vardırıp MİT'e bilendikleri günleri!
