Geçtiğimiz pazartesi aHaber'de yayımlanan "% 100 Siyaset"te konuğum, Kılıçdaroğlu'na sehven yaptığı ifade çağrısıyla gündeme oturan Savcı Mehmet Demir'di. Demir'le önce uzun uzun bu meseleyi konuştuk. Yani yaptığı çağrının arka planına ilişkin tüm detayları anlattı.
Anlattıklarından benim çıkardığım şu oldu: Çağlayan Adliyesi'nde kader ağlarını Kılıçdaroğlu'nun mağdur olabilmesi için örmüş! Ve Savcı Demir'in çağrının yanlış yapıldığını anlamasının hemen ardından bizzat Kılıçdaroğlu'nun şahsına yazmış oldu- ğu özür mahiyetindeki yazıya rağmen CHP Genel Başkanı kasıtla sanki ifade vermeye davet edilmiş gibi yaptığı süslü açıklamalarla kamuoyu nezdinde istediği mağduriyeti elde etti. Etti ama tabii bu çakma yollu mağduriyet çok fazla sürmedi. Kısa zamanda gerçek anlaşılınca kendi tabanı dahil millet olan bitene gülmekle yetindi.
Neyse... Programın ikinci bölümünde Demir'le yargıdaki paralel yapılanmayı masaya yatırdık. Sehven yaptığı çağrının hemen akabinde Edirne'ye sürgün yiyen Demir, HSYK'nın kendisine büyük haksızlık yaptığını savundu. Ve bu konuya girince de tabii HSYK'daki paralel yapıyla ilgili bildiği gerçekleri ortaya saçtı. Özellikle kurulun 1. Daire Başkanı İbrahim Okur'u hedef alan açıklamaları üzerine Okur, telefonla yayına bağlandı.
Demir'in "HSYK'daki paralel yapının mimarı İbrahim Okur'dur ve yargıdaki Gülen Cemaati'ne en yakın isimlerden biridir" sözlerine cevap vermek için söz hakkı isteyen Okur'dan iki mühim ifşaat geldi: Biri kurulda paralel yapının var olduğu gerçeğini kabul etmesiydi. İkincisi ise 17 Aralık sonrası HSYK tarafından yapılan ve hükümetin, "korsan" olarak nitelediği bildiriye dair bir mühim ayrıntıydı. Bildiri yayımlanmadan önce Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in o bildiriden haberi olduğunu ben daha önce yaptığım görüşmelerde kendisinden duymuştum ama tabii bu gerçeğin bizzat kendisinin ağzından canlı yayında dile getirilmesi önemliydi. Tabii Ergin'in kabul etmediği bu ayrıntı ilk kez dile getirilmiyordu. Daha önce yine % 100 Siyaset'te bu konu gündeme gelmişti.
Bu yayın üzerine bazı ahmaklar abuk sabuk yorumlara başladı. Ne olduğu mühim değil ama şimdi 17 Aralık darbe süreci başlar başlamaz dikkat çektiğim bir iki noktayı tekrar vurgulayacağım madde madde:
1) Kendisi öyledir demiyorum ama yargıdaki Paralel Yapı'nın bir numaralı sorumlusu eski bakan Sadullah Ergin'dir! Bilerek ya da bilmeyerek, Ergin yap- işlet- devret türü bir modelle yargıyı tamamen Sakalsız ve Çetesi'ne emanet etmiştir! Nedense bazıları bu gerçeği görmezden gelmemizi istiyor ama ben görmeden geçmem! Ergin'in günahı büyüktür ve öncesinden haberdar olduğu o bildirinin yayımlanmasını engellemek için gayret sarf etmemiş olması ve dahası bundan Başbakan'ı bilgilendirmemesi büyük gaflete düştüğünün de göstergesidir! 2) Benim Okur'u yayına bağlayarak onun Cemaatçi imajını temizleme derdine düştüğümü söyleyen bazı zavallılar oldu. Okur'un 'Paralel Yapı'nın en kilit isimlerinden biri olduğunu Türk Medyası'nda açık açık yazan ilk gazeteci benim! "Uzak durun o Maklubeci'den!" başlığı ile kaleme aldığım yazı arşivlerde duruyor. O yazı paralel çetenin hayatını kararttığı hâkim ve savcıların başucu yazısı olmuştur. Sanırım "Sizin Maklubeci olduğunuz yönündeki algıyı silmeniz için daha çok çalışmanız gerekiyor" demiş olmamı herhalde zekâ yönünden sıkıntı yaşayan bazı tipler anlayamamış! 3) Aylardır HSYK'nın Maklubecilerin karargâhı olduğunu bas bas bağırıyorum. Daha iki hafta önce HSYK seçimlerinin Cumhurbaşkanlığı seçiminden önemli olduğunu yazan da bendim.
Tüm bunların karşılığında benimle veya aHaber'le ilgili yapılan yorumlar art niyetlidir. Kötü niyetlidir. Eğer bundan sonra benzer yorumları yapan olursa sadece kulağıma gelmesiyle kalmam o kişilerin kim olduğunu açık açık yazar ve gerçekten hesabını bu köşede fena sorarım!