30 Mart öncesi bir istihbarat raporunda aynen şunlar yazılıydı; "Cumhurbaşkanlığı seçimini kendi emelleri doğrultusunda dizayn etmek isteyen dış mihraklar ve onların içerdeki maşaları yerel seçimden sonra ülkenin en hassas iki kesimi, Kürtler ve Aleviler üzerine yeni senaryolar üretecek ve bu iki kesimi kışkırtıcı provokatif eylemlerde bulunacaklar!"
Sanmayın gündem gereği bunları yazıyorum. Biz bu raporu aHaber'de "% 100 Siyaset"te gündeme getirdik. O yüzden kör bir kurşuna kurban giden Uğur Kurt haberini aldığımda çok üzüldüm ama şaşırmadım. Çünkü biliyorduk bu ülkenin en kritik fay hattı Aleviler üzerinden ülkeyi bir darboğaza sokmaya çalışacaklarını. Bu kritik fayı çatlatıp mezhep çatışmasıyla tıpkı Suriye'de olduğu gibi bir iç savaş çıkartma amacında olduklarını. Niyetleri şimdilik hasıl oldu diyemem ama onuca ulaşmak için başka provokatif eylemlere de girişecek bu alçak tayfa! Uğur Kurt'un öldüğü gece dışarıda bir toplantıdaydım. Kurt hayatını kaybetmişti ve Kurt'la aynı etnik kökene sahip olmam nedeniyle malum çevreler şahsıma saldırıya geçmişlerdi daha ilk dakikalarda. Ha bu arada Kurt'un ölümü üzerinden tüm Aleviler'i sokağa çıkmaları konusunda kışkırtma işini üstlenenlere destek verenlerin arasında 'Sakalsız ve çetesini' de görmek beni hayretlere düşürmedi tabii. Çünkü 30 Mart öncesi gördüğüm o raporda dış mihrakların bu topraklarda emellerini gerçekleştirmek için kullanacağı maşaların onlar olduğu da bir dip not olarak düşülmüştü.
Bilmiyorum bundan sonra bizi ne bekliyor? Ama şu gerçek ki köşk seçimlerine kadar bu ülkeye pek rahatlık yok. O yüzden tekrar tekrar yazmak istiyor ve özellikle Aleviler'in provokatörlere karşı temkinli olması çağrısını yineliyorum. Gençlerinize sahip çıkın lütfen. Çocuklarınızı sokaktan alın. Bunların gözü dönmüş durumda çünkü. Unutmayın ki bunlar için her ölüm bir ödül, her yangın bir sevincin habercisidir. Ben üniversite yıllarında el mahkum çok bir arada oldum bu alçaklarla. O nedenle bilirim bu tiplerin gençlik ateşini nasıl lehlerinde kullanmaya çalıştıklarını. Çok kayıp verildi o yıllarda. Pisi pisine ölümüne sürüklenenler... Bir hiç uğruna cezaevine gönderilip hayatı söndürülenlerle doluydu etrafımız... Bu satırları kalben yazıyorum ve niyetim anlaşılır ya da anlaşılmaz ama geçmiş yıllarda yaşanan acıların yeniden yaşanmaması için tüm ebeveynlere uyarıda bulunuyorum. Özellikle de Okmeydanı'nda yaşayan can kardeşlerimizden rica ediyorum bu alçakların orayı mesken tutmalarına izin vermemeleri konusunda. Evvelden Gazi'ydi... Küçükarmutlu'ydu... Şimdi Okmeydanı... Lütfen izin vermeyin.
Bu arada bir çift lafım da hükümete. Artık şu Alevilerle ilgili demokrasi paketini bir an evvel uygulamaya koyun! Siz o paketleri çekmecede tutmaya devam ettikçe provokatörlerin ekmeğine yağ sürülüyor. Kabul edilsin edilmesin... Türkiye'de Aleviler var ve bu insanlar devlet nezdinde Sünnilerle aynı statüde muamele görmek istiyorlar. Lafla peynir gemisi yürümez! "Kardeşiz, bir'iz, beraberiz" demekle Aleviler'in ya da Kürtler'in gönlü kazanılamaz. Kazanmak için bunu ispat etmeniz gerekiyor. İspatın yolu da çok nettir. Bu yol, gasp edilmiş demokratik haklarını onlara geri vermekten geçer. Verilmediği sürece bu iki kesim üzerinde oyun oynamayı alışkanlık haline getirmiş alçaklara kredi açmaya devam edersiniz.
Kapatın artık bu krediyi! Yeter! Çünkü gerçekten çok tehlikeli bir dönemeçten geçiyor bu topraklar ve tabii biz üzerinde yaşayan insanlar!