Önceki gün yazdıklarıma dair bir mektup aldım Baki Gökcümen adlı kimyager okurumdan. Özal'ın vücudunda tespit edildiği iddia edilen DDT ile ilgili enteresan bilgiler aktarmış sağ olsun. Dikkatinize sunuyorum. Muhakkak okuyun çünkü Gökcümen'in verdiği bilgiler çok ilginç...
"Benim gibi yaşı 60'ın üzerindeki insanlar, özellikle de kimyacılar çok iyi biliriz ki DDT 2. Dünya Savaşı sırasında gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyada birçok ülkede yaygın olarak kullanılmıştır. Çocukken DDT'yi birbirimize sıkardık. Annelerimiz de bit ve pire ilacı diye saçlarımıza, vücudumuza sürerdi. Daha sonraları üniversiteyi okuyup çalışmaya başlayınca gördüm ki DDT aynı zamanda tarım ilacı olarak da yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bu DDT ve benzeri organik zehirli kimyasal ürünler insan vücudunda yağ tabakasında tutunur ve birikir. Şayet kilolu bir insansanız ne kadar makul ölçüde DDT alırsanız alın insan vücudunda yağ tabakasında kalır bu madde ve insana bir zehirlenme etkisi yapmaz. Kişi yaşlılık dönemlerinde veya hastalığında zayıfladığında vücut yağını yakmaya başlar ve DDT benzeri zehirler de açığa çıkıp kişiyi zehirler. Şayet kişi zayıflamadan ölürse yağ tabakasında tuttuğu zehir de kendisiyle birlikte mezara gider. Zaten dünyada DDT'nin yasaklanması bunun fark edilmesi nedeniyle oldu.
Gelelim Özal'ın durumuna... Nesil olarak bizim nesilden ve tahmin ediyorum hem çocukluğunda, hem de gençliğinde bol bol DDT kullanmıştır rahmetli. Yaş meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan DDT'yle o günün şartlarında haşır neşir olmamak mümkün değildi zaten. Belki çocukken Özal'ın saçına-vücuduna bit, pire ilacı diye sürülmüştür bile. Malum Özal aşırı kilolu bir kimseydi ve öldüğünde de kilosunu fazlasıyla koruyordu. Yine ifadelere göre vücudu çevre şartlarından bozulmadan çıktı. Bu durumda vücudunda bol miktarda DDT bulunması normaldir çünkü yağ tabakası içinde yıllarca biriken ve tutunan DDT açığa çıkmıştır!"