Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Buna ne diyeceksin Ayşe Arman?

Babasıyla yaşadığını iddia ettiği ensest ilişkiyi "pembe bornozlar" içinde Ayşe Arman'a anlatan delikanlının avukatı Şükran Eroğlu'ndan gelen açıklamayı görünce gözlerime inanamadım. Okuyup okuyup, "Bu açıklama bana gönderilmiş olamaz. Bi yanlışlık var bu işte" deyip durdum kendi kendime.
Diyor ki avukat hanım; "Müvekkilim yaptığı söyleşide yaşadığı kötü çocukluğunu ve çocuklukta babasıyla yaşadığı yakın teması 'ensest' olarak niteleyip bu cümleyi kullanmıştır ancak açıkça babasının kendisiyle ensest ilişki kurduğunu, aralarında bu anlamda bir münasebet geçtiğini beyan etmediği gibi sözlerinden bu da anlaşılmamaktadır! Dolayısıyla söyleşide asıl anlatılmak istenenlerin bir yana bırakılıp, bornozla poz vermesinin eleştirilmesi ve buradan hareket edilerek yanlış ve zedeleyici ithamlarda bulunulması suç teşkil etmektedir! Müvekkilimle bir söyleşi yapmanızı ve yazınıza açıklık getirmenizi istiyoruz. Aksi halde kişilik haklarına saldırı nedeniyle size ve gazeteye karşı tazminat davası açacağımızı önemle ihtar ve ihbar ederiz!"
Açıklamayı okuyunca sanırsınız ki, Ayşe Hanım'ın yapmış olduğu söyleşi ensestle falan alakalı değildi de, sanki ben bi tarafımdan uydurmuşum. Konuyu çarpıtmışım. Allahaşkınıza söyleyin. O röportajın başlığı; "Yıllar sonra babasıyla sahnede hesaplaştı!" değil miydi? Babasıyla yaşadıklarını "Ensest" diye tanımlayan o genç adamın kendisi değil miydi?
Ben mi yanlış okudum yani?
Ben mi anlamadım aslında ne anlatılmak istendiğini?
Ne yapacağız şimdi Ayşe Arman?
"Senin derdin enseste çözüm aramak değil! Senin derdin böyle ekstrem konular üzerinden kendine piyasa yapmak!" dediğimde havalara zıpladın.
Şahsımı aşağıladığın, beni yalancı diye yaftaladığın yazında astın kestin. "Ben büyük gazeteciyim. Sevilay beni yaptığım işlerden dolayı kıskanıyor. Onun derdi benim üzerimden gündeme gelmek. Ben işimi yapıyorum ve de şahane yapıyorum!" falan diye böbür böbür böbürlendin.
Peki buna ne diyeceksin şimdi?
Nereye oturtacağız senin yaptığın o böyükkkkk söyleşiyi?
Gazeteciliğinin hangi tarafına?
Bak "ensest mağduru" diye milletin gözünün içine soktuğun genç adam diyor ki; "Ben babamla 'ensest' yaşadım filan demedim. Sadece onunla yaşadığım yakın teması 'ensest' olarak niteledim! Ayrıca o söyleşinin amacı benim performans sanatçılığımı öne çıkartmaktı. Ensest filan değildi!"
Ha tabii bir de biliyorsun. Bugün de olduğu gibi babasıyla ensest yaşadığını iddia ettiğin o şahsın kim olduğunu, nerede, ne iş yaptığını filan özellikle geçirmedim yazılarımda. İşte bunun için de kızmış ve "Benim bilmem ne üniversitesinde, bilmem ne sanatçısı olduğumu neden yazınızda belirtmediniz?" diyerek kafa tutmuş bana.
"Benimle sanatçılığımı anlatan bir söyleşi yapmazsan sana dava açarım" demiş.
Allahını seversen söyle. Sen çok büyyükkk gazetecisin. Bilirsin bu işleri.
Ne diyeyim şimdi cevaben ben bu oğlana?
Yapayım mı ben de bir söyleşi? Şöyle mor mor bornozlar içinde? Ya da köpükle dolu bir küvetin içinde, elimizde senin daha önce poz verdiğin şu alet edevatla falan?
Sonra da o rezilliği, gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmayan soytarılığı, ben de, "Yüzyılın gazeteciliği" başlığı ile sunayım mı ahaliye?
Ha ne dersin?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA