Ülke dışına çıkınca ister istemez gündemden kopuyor insan. Telefondaki internetin üzerinden memlekette neler olup bittiğini ne kadar takip etmeye çalışsanız da, tamamını yakalamak pek mümkün olmuyor.
Bu defa da öyle oldu yine.
Çok değil aslında. Topu topu 3 gün kaldım Cenevre'de ama İstanbul'a döndüğümde bir de bakmışım ki yığınla ayrıntıyı atlamışım.
Mesela bunlardan biri CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan'la ilgili.
Tarhan'ın, 12 Eylül referandumunun hemen ardından yeniden yapılandırılan HSYK'ya hangi özellikte kişilerin üye seçilmesi gerektiğini ifade ederken sarfettiği bazı sözleri gizlice ve yasal olmayan bir şekilde kaydedilip internete düşürülmüş!
Birlikte görev yaptığı arkadaşlarına, "Bize YARSAV'ın militanı olacak adamlar lazım!" demiş.
Önce bir noktanın altını özenle çizmek istiyorum.
Bir kere bu iş artık harbiden can sıkmaya başladı arkadaşlar!
Benim tavrım bu konuda çok net!
Her kim olursa olsun, her ne laf ederse etsin.
Hiç önemli değil.
Yasal olmayan dinlemeler ve kaydetmeler, sonrasında da internete filan döşenmeler artık son bulmalı!
Birilerinin buna, "dur" demesi lazım. Bunu diyecek makam da, yetkili de bellidir!
Demokratikleşme çabası içindeki Avrupa Birliği adayı bir ülkeye yakışmayan cıvık hareketlerdir bunlar!
Şahsen ben bu konuda hükümetin gereken özeni göstermediğini düşünüyorum.
Kesinlikle onlar da farkındadırlar bunun ama birkez daha hatırlatmak isterim ki; "Her gizli ses ya da görüntü kaydı ileri demokrasiyi yakalama çabamıza köstek oluyor ve dünya kamuoyundaki itibarımızı yerle bir ediyor!"
O nedenle hükümette bu konuda erk sahibi kişilerin kimlerse süratle, iİllegal dinleyicileri, röntgencileri ve yayınlayıcıları engelleyecek, caydıracak çok sağlam yaptırımları bir an evvel devreye sokması gerekiyor.
Gelelim Tarhan'ın bazılarını şoke eden, şaşırtan, şu "YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize!" sözlerine. Bu ifadelerin nesi şoke, nesi şaşırtıcı ya da nesi gizli inanın anlamadım ben!
Çünkü Tarhan, YARSAV Başkanı olduğu dönemlerde bu ifadeleri hemen hemen her platformda dile getiriyordu zaten.
Kaldı ki, YARSAV'daki o keskin ve sekter muhalif tavrı olmasaydı, biz bugün Emine Ülker Tarhan'ı bu pozisyonda görebilir miydik?
Bence sorun Tarhan'ın gizlice veya açıktan ifade etmiş olduğu o ifadeler filan değildir.
Asıl sorun, MHP kökenli gelenekten gelmesine rağmen onun CHP'deki o koltuğa paraşütle nasıl indiğidir?
Onu 'şıp' ya da 'güm' diye o koltuğa oturtan o paraşütü kim ya da kimlerin verdiğidir?
Belki bazı arkadaşlar, gizlice kaydeden tipler filan bilmiyor bunu ama....
Bilen biliyor!
Hani nasıl Haberal'lar, Aygün'ler CHP sıralarından Meclis'e taşındı bazılarının talimatıyla.
İşte Tarhan'ı taşıyanlar da benzer adamlar!
Ses vermez, görüntü vermez, nerede oldukları bilinmez adamlar...
Olay son derece basit. Tıpkı Baba'nın 'Haberal'ı da alacaksınız!' dediği gibi, başka birileri de gidip dediler ki CHP dizaynerlarına; "Bu bizim militanımızdır! Bunu da alacaksınız!"
Onlar da sorgu sual etmeden aldılar içlerine.
Ama duyduğuma göre son günlerde pek bi pişmanlarmış.
Çünkü bu militan hanımefendiyi oraya gönderenler artık onun üzerine daha büyük hayaller kurmaya, olağanüstü senaryolar yazmaya başlamışlar.
Yani derinlerden, "Kemal Bey'in pili bitti! Bu işi resetlemek, filmi başa sarıp oyunu yeniden kurmak lazım" sesleri gelmeye başlamış.
Bu kez başrolü de Emine Ülker Tarhan'ın oynamasını istiyorlarmış.
Bence onlar açısından baktığınızda çok doğru bir isim. Şahane bir adres!
Çünkü Emine Hanım hem Silivri'de yaşamak zorunda olmayan, rozetli ve maaşlı bir milletvekili. Hem çok karizmatik. Hem de derinliği olan bir insan.
"Olmazzzzzz yaaaa!!!!" filan demeyin sakın!
Eğer o ses vermez, görüntü vermez ve her daim toprağın üstünün değil de, altının daha güvenilir, daha yaşanılır olduğuna inanan, biç biç bitmez, tükenmez adamlar bunu isterse 'bal' gibi de olur!
Hem de bal bal!