Dün resmiyette hâlâ Milliyet'in ve Vatan'ın ortakları olan Karacanlar'a dair ilginç bilgiler edindim.
Aileye yakın bir haber kaynağım Ali Karacan'ın epeydir kardeşi Ömer Karacan'la birlikte Londra'da olmasının farklı nedenleri olduğunu söylüyordu.
İddiaya göre Ali Karacan Numberone TV ve radyoların yönetimini tamamen profesyonellere bırakmış. Uzaktan kumanda ile yönetmeyi uygun görüyormuş.
Ne kadar doğru bilemiyorum ama galiba başları mali şube ile büyük beladaymış!
"Şu aralar gelemezler Türkiye'ye! Çünkü gelirlerse doğruca mali şubeye götürülecekler" diyor.
Karacan'ın Numberone'daki hisselerinde birtakım enteresanlıklar olmuş. Ve bu enteresanlıklar sanırım hasımları olan birileri tarafından yetkili makamların dikkatine sunulmuş.
Kaynağımın anlattıklarındaki asıl ilginç bilgi ise Yahya Göktaş ile ilgili.
Demirörenler'in ortaklıklarında en büyük sıkıntı olarak ilan ettikleri, fakat Ali Karacan'ın 'dostum, kardeşim' filan dediği CHP İl Genel Meclis Üyesi Göktaş ile de bütün iş ilişkisi bitmiş.
Yahya Göktaş yakın çevresine; "Çok fena kullanıldım. Ali beni kandırdı" şeklinde dert yanıyormuş.
Aralarındaki kardeşlik, dostluk bu kadar kısa zamanda nasıl bu hale geldi orasını Allah bilir ama benim bildiğim bir tek şey var.
O da ortakların bu enteresan savaşından Milliyet ve Vatan'ın fena halde zarar gördüğüdür.
Samimiyetle söylemeliyim ki hakikaten ortaklar arasındaki adeta 'sidik yarışına' dönen kavgayı sektörümüz adına can sıkıcı buluyorum.
Demirören ve Karacan arasındaki anlaşmazlığın, kavganın iyiden iyiye çözülemez bir hale girdiğini, ortakların birbirlerine açtıkları savaşın boyut değiştirdiğini filan duyunca hepten panik oluyorum ve o gazetelerden hâlâ evine ekmek götürmekte olan arkadaşlarım adına kaygılanıyorum.
Göz göre göre yazık oluyor bence Milliyet'e de, Vatan'a da...
Böyle giderse iki gazetenin geleceği de hüsranla bitecek.
Keşke aklıselim bir büyük devreye girse ve bu kavgaya son verse...
Verse de zaten can çekişmekte olan sektörümüzü olası bir darbeden kurtarsa!