Duyunca kulaklarıma inanamadım... "Acaba abartıyorlar mı?" deyip sağa sola telefon açtım... Sonunda anladım ki ilk başta anlatılanların hepsi kelimesi kelimesine doğruymuş sevgili okurlarım.
Bilmeyenler vardır yazayım...
İstanbul'da bir kapalı spor salonu var... Adı da, "Abdi İpekçi"
Hem en eski, hem de en büyüktür...
Bugünlerde o tarafa yolu düşenlere, salona bir göz atmalarını tavsiye ederim...
Hummalı bir çalışma var...
Salon, 10 Aralık'ta yapılacak Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası'na hazırlanıyor...
Tabii şaşırdınız siz de... "Bugüne kadar basketbol ve voleybol müsabakalarının yapıldığı salonda yüzme yarışı ne alaka?" diye...
Alaka şu...
Kısaca aktarayım size...
Efendim, kendisi çok sosyal olan Yüzme Federasyonu Başkanımız, "Altyapımız müsait mi, değil mi?" diye düşünmeden kafasına göre davet yapmış oraya buraya... Hatta Avrupalılara yalvarmış, "Lütfen yarışmayı bu yıl İstanbul'da yapalım" diye...
Bu davetlerden birine olumlu yanıt gelince de kıyamet kopmuş! Çünkü söz konusu yarışmanın yapılacağı standartlarda bir havuz yok henüz İstanbul'da!
Durumun vahametinin farkına varan İl Spor Müdürlüğü, başkanın istifasını istemiş hemen...
Başkan gitmiş ama kısa kulvar ortada kalmış... Ne yapsın zavallı bürokrat! Naçar...
Kaçış yok! Yapılacak bu yarışma!
Düşünüp, taşınıp sonunda kararı vermişler ve Abdi İpekçi'ye bir portatif havuz yapılması için düğmeye basmışlar...
Toplam maliyet yaklaşık 7 trilyon... Sadece havuzunki 3 trilyonun üzerinde... Hani üzüldüğüm havuzun kullanıldıktan sonra çöpe gidecek olması... Yoksa gezdiriverirdik memleket, memleket...
Ne yapalım şimdi sevgili dostlar?
Gülelim mi, acaba ağlanacak halimize? Yoksa o portatif havuza hep beraber dalıp olayın tadını mı çıkaralım?