Merkez Bankası faizleri artırdı. Aynı filmi biz 2006'da görmüştük. Yine Amerikan Merkez Bankası faiz artırımına gitti. Ve gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı başladı. Ülke para birimleri hızla değer kaybetti. Tabii kategorik olarak Türkiye de etkilendi. Bunun üzerine Merkez faizleri yüksek oranda artırdı o dönemde. Ve neredeyse dünyanın en yüksek politika faizi uygulayan merkez bankası oldu bizim merkez. Şimdi aynı durum söz konusu. Çünkü Brezilya Merkez Bankası politika faizi yüzde 10.5, bizimki yüzde 10 oldu.
Peki ne oluyor da merkez bankaları faiz artırıyor? Şu oluyor: ABD Merkez Bankası para basmayı azaltıyor. Bir de buna ABD borç tavanı sorunu eklendi şimdi. Yine Çin'de büyümenin yavaşlayıp, hammadde satan Brezilya, Güney Afrika ve Rusya gibi ülkelerin döviz gelirinde azalma olasılığı bu iki olaya eklenince sorun ağırlaştı. İşte bu küresel olaylar nedeniyle, gelişmekte olan ülke para birimlerinde 19 Mayıs 2013'ten beri oynaklık durmuyor. Dolayısıyla Türk parasında meydana gelen değer kaybı nedeniyle Merkez 2014 yılı enflasyon tahminini yüzde 5.3'ten yüzde 6.6'ya çıkarttı. Ve ardından kendi tasarımına göre enflasyon artışını durdurabilmek için politika faizi olarak belirlediği bir haftalık repo faizini yüzde 4.5'ten yüzde 10'a yükseltti. Böylece beklenen enflasyon yüzde 6.6 olduğundan Merkez kaynaklı reel faiz yüzde 3.4'e yükseldi.
Peki ne söyledi bu faiz artışıyla Merkez bize? Şunu söyledi: "Üretmeyin ithal edin" dedi. Daha açık bir ifadeyle ucuz ithal malları kullanırsanız enflasyonun düşebileceğini söyledi. Peki bu söylem doğru mu? Bu söylem doğru değil. Çünkü 2006'da da aynı söylem ve tasarımla hareket edildi, enflasyon hedeflenen düzeye gerilemedi. Faizler artınca tasarrufların artacağı tasarlandı ama özel tasarruflar artacağına azaldı. Böylece cari açık yükseldi. İşte bu nedenle faiz lobisi istediğini hep elde etti. Çünkü faiz lobisi bu ülkenin cari açığının kapanmasını istemez. Niye istemez? Çünkü yüksek faizle borç verebilmek için cari açığın olması gerekiyor bu ülkede. Halbuki ithalatı pahalılaştıran, ihracata rekabet gücü kazandıran kurlar geçerli olsa cari açık kapanır. Büyüme hızı ve istihdam artar. Hemen bir örnek verelim: Türkiye, 2013'te 15.1 milyar dolar, 2012'de 14.5 milyar dolar, 2011'de 17.1, 2010'da 13.4 milyar dolar tutarında otomobil ve taşıt aracı ithal etti. Bu otomobil ithalatının büyük kısmı lüks otolardan oluşuyor. Halbuki son dört yılda ithal otolara ödenen 60.1 milyar dolar yerine dış ticarete konu olan imalat sanayisine, madenciliğe, tarıma yatırım yapılsa cari açık önemli miktarda azaltılabilirdi. İşte faiz lobisinin dayattığı yüksek faiz -düşük kur politikası buna izin vermiyor. Ve dış ticarete konu olmayan malları üretin, lüks konut inşa edin, lüks lokanta, her yüz metrede bir lüks AVM yapın, lüks oto kullanın biz de size borç verelim, diyor lobi. İşte Merkez bu öneriye uydu, "lüks hayata devam" dedi.