Türkiye 1992 ve 2002 arasında kaotik bir dönemden geçti. 1991 seçimlerinin ardından iktidara gelen koalisyon hükümetleri, Türkiye'yi yönetemedi. Bu yönetimsizlik sonucunda da ekonomi dibe vurdu.
Kaos ortamında geçen bu on yıl içinde Türkiye ekonomisi 1994 ve 2001 olmak üzere peş peşe iki büyük krize girdi.
Peki bu krizlerin nedeni neydi? Küçük bir azınlık dışında büyük kitleleri yoksullaştıran, işsiz bırakan bu sarsıntıları Türkiye niye yaşadı? İşte bu sorunun cevabını, Turgut Özal'ın ekonomideki sağ kolu ve bugüne kadar çok az konuşmuş olan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Namık Kemal Kılıç veriyor ve önce Özal döneminde ekonominin niye krize girmediğini anlatıyor.
Namık Kemal Kılıç, "Türk Kambiyo Rejimi'ne ilişkin 32 sayılı karar 1984'te yayınlandı. Sonra da 1989'da sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasına karar verildi. Türkiye, bu kararların alınmasından sonra artık bir döviz problemiyle karşılaşmadı. Hatta, 1990-91 döneminde, enflasyon yüzde 35 civarında seyretmesine rağmen, döviz kurları yüzde 16 değerlendi. Dolayısıyla başlangıçta konvertibilite kararına karşı çıkan iş çevreleri, konvertibiliteyi çok sevdiler ve dışarıda tuttukları dövizleri ülkeye getirdiler" diyor.
Gelelim 2001'de krizin neden çıktığına... Kılıç, tarihinin en büyük krizine, Türkiye'nin adım adım nasıl sokulduğunu da son derece çarpıcı biçimde şöyle anlatıyor:
"Önce siyasiler, 'kim ne veriyorsa beş lira fazlasını veriyorum' dedi. Sonra 38- 42 yaşında erken emeklilik popülizmini yaptılar. Sonra sıra bankalara geldi. Kamu bankaları sifonlandı. Bu sifonlama sonucunda kamu bankaları gecelik repo yükümlülüklerini bile yerine getiremez oldu. Ve en sonunda, onları sürekli beslemiş olan Merkez Bankası, ödemeleri durdurdu. Ve bu arada içi sahipleri tarafından boşaltılmış 21 özel bankanın anahtarı da devlete teslim edildi. Neden? Çünkü, bankaların mevduatı yüzde yüz devlet garantisi altındaydı."
Bu yüzde yüz garantiyi kim verdi peki? Özal'ın ekonomide en güvendiği isim olan Kılıç anlatmayı sürdürüyor: "1994'te Bayan Çiller'in neden olduğu ekonomik kriz zamanında verildi bu garanti. Dolayısıyla 1992'de devletin toplam dış borcu 48 milyar dolar düzeyindeyken, 2001'de 112 milyar dolara çıktı" diyor.
"Ayrıca ortalama ömrü 7 ay olan koalisyon hükümetleri, ortaklarının kendi aralarında paylaştıkları bankaların ve KİTlerin görev zararları da, 2001 krizini tetikleyen faktörler arasında sayılabilir" diye de devam ediyor.
Namık Kemal Kılıç Türkiye ekonomisini çok iyi bilen bir teknisyen. Türkiye'de Yabancı Sermaye Dairesi'ni kurdu ve uzun yıllar yönetti. Ardından Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı oldu. Kılıç, 2001 krizine giden yolda adımların nasıl tek tek atıldığını ve bu ülkenin hangi siyasi kararlarla nasıl büyük bir soyguna uğratıldığını bize tekrar hatırlatıyor. Tecrübeyi dinlemekte ve bu ülkeye yaşatılanları hep akılda tutmakta büyük fayda var.