Artık iyice anlaşıldı ki, Hükümet ekonominin ısınmasını istemiyor ve 2011 için en fazla yüzde 5'lik bir büyümenin yeterli olduğunu düşünüyor. Çünkü Hükümet şunu biliyor ki, artan kredi hacmi ve çoğalan tüketim, ekonominin büyüme hızını yükseltirken cari açığı da hızla çoğaltıyor. Cari açığın artması ise G-20'de karara bağlanan gösterge kriterlerine uymuyor. İşte bu nedenle ekonomi yönetimi, bankaların kredi vermelerini engellemek için dört aydır sıkıştırıcı tedbirler alıyor. Merkez Bankası, bankaların mevduat munzam karşılıklarını yükselterek kullanılabilir para miktarını azaltıyor. Bankalar, Merkez Bankası'nın bu sıkı politikasından şikâyetçi. Kızgınlıklarını, "Hükümet büyümemizi engelliyor" diye dillendiriyorlar.
"Önlem alıp bankaların riskini azaltıyoruz"
Geçen cuma günü Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı
Durmuş Yılmaz ve Başkan Yardımcıları
Erdem Başçı ve
Mehmet Yörükoğlu, İstanbul'da bazı köşe yazarlarıyla yemekte buluşup, gündemdeki bu konuları tartıştılar. Başkan Yılmaz, son dört ayda munzam karşılıklar yoluyla bankalardan
46 milyar lira çektiklerini söyledi. Böylece yeni kredi miktarını sınırlarken, "karşılık artırmak yoluyla bankaların risklerini azalttıkları için banka değerlerini de yükselttiklerini" belirtti. Yani banka ortaklarının servetlerinin yükseldiğini, bu durumdan şikâyetçi olmamaları gerektiğini belirtti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise, G-20 toplantılarında,
"kamu açığı,kamu borcu, dış ticaret dengesi, özel sektör rezervleri" gibi ülke bazında gösterge kriterlerinin Kasım 2011'den itibaren devreye gireceğini açıkladı ve herkesi
dikkatli olmaya çağırdı.
Tek sorun cari açıktan
Ekonomiyi yönetenlerin bu son açıklamalarından ve değerlendirmelerinden anlaşılıyor ki, ekonomide önemli bir sıkıntı yok. Tek kötü gösterge
cari açıktan geliyor, onu da kısa sürede çözmek mümkün değil. Babacan'a göre, enerji hammaddesi ithalatını azaltmak için nükleer santrallerin devreye girmesini beklemek gerekiyor. Bir de unutmadan belirtelim, Babacan "2010'da
1.3 milyon ek istihdam yaratıldığını, son verilere göre artan ithalatın dahilde işleme rejimi çerçevesinde gelen ithal malları olduğunu ve bunun ihracata yansıyacağını söylüyor ve "
12 Avrupa ülkesinin risk primlerinin Türkiye'nin üzerinde olduğuna" dikkat çekiyor.
New York borsası gibi birleşme İMKB'de de olur
Köşe yazarlarıyla yemekte, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın belirttiği bir diğer önemli konuya gelince... Babacan, İMKB'yi halka açacaklarını, Sermaye Piyasası Kurulu'nun,
İMKB'nin halka açılması için mevzuat çalışmalarını son aşamaya getirdiğini açıkladı. Böylece
Frankfurt ve
New York borsası birleşmelerinin Türkiye'de de olabileceğini ve İMKB'nin Balkan ülkeleri borsalarıyla hemen birleşebileceğini dile getirdi.
Petrol fiyatının yaptıkları
Bakan Ali Babacan, Türkiye'nin Orta Vadeli Program'da 2011 yılı makro dengesi bu çerçevede kurulurken, kredilerin yüzde 25 artacağı, büyümenin yüzde 4.5, enflasyonun yüzde 5.5, ham petrol varil fiyatının 80 dolar ve cari açığın milli gelire oranının yüzde 5.4 olacağı varsayımına dayandıklarını söyledi. Babacan, kredi artışı yüzde 25 değil de yüzde 30 olursa, cari açığın milli gelire oranının yüzde 7.4 olacağını ve bunun da G-20 kriterlerine uymayacağını ileri sürdü. Ayrıca en önemli risk faktörünün, petrol fiyatlarındaki yükselme olduğunu belirterek, petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artışın dış ödemelere 4 milyar dolar ek yük getirdiğini söyledi.
Kısa vadeli çıktı uzun vadeli para geliyor
Gelelim alınan son ekonomik önlemlerin etkilerinin ekonomi bürokrasisince nasıl değerlendirildiğine... Merkez Bankası Başkan Yardımcısı
Erdem Başçı, Amerikan Merkez Bankası, geçen kasımda ilave
600 milyar dolarlık hazine kâğıdı almaya karar verince, piyasaya çıkacak bu ilave dolarların, Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisini azaltmak için borç verme ve borçlanma faiz oranları arasındaki bandın genişletilmesine ve
politika faiz oranının düşürülmesine karar verdiklerini ve munzam karşılık artırma önlemlerini aldıklarını belirtti. Faizleri daha fazla indirdikleri takdirde kredi patlaması yaşanacağını, bu nedenle kredileri düzenlemeye çalıştıklarını ifade etti.
Sıcak para etkisini en aza indirmek için, gerekirse ilave tedbirler alacaklarını duyurdu. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz ise sıcak paraya karşı alınan tedbirler sonucunda, Türkiye'yi terk etmiş olan
10 milyar doların bir kısmının Türkiye'ye geri döndüğünü ama tam olarak ne kadarının döndüğünün mart sonu ve nisan başında belli olacağını söyledi. Önceki gün bir gazetede 10 milyar doların tamamının geri döndüğü belirtilse de, toplantıda anlatılan bu değildi. Öte yandan
Merkez Bankası dün bir ek açıklama yaparak, çıkan 10 milyar dolarlık kısa vadeli paranın yerine gelenlerin uzun vadeli
Hazine tahvili aldığını söyledi.