Bir ülkenin vatandaşlarının kendi ülkesinin parasına güvenmeyip başka ülkelerin paralarını tutmalarına dolarizasyon denir. 2002 sonunda Türkiye'de toplam mevduatın yüzde 55'i döviz olarak tutuluyordu. Bu oran 2010 sonuna gelindiğinde, yüzde 28'e geriledi. Yani döviz mevduat hesaplarının toplam mevduata oranı yüzde 55'ten yüzde 28'e düştü.
Peki döviz mevduatının toplam mevduata oranının azalması ne anlama geliyor? Eğer bir ülkenin vatandaşları kendi yönetimlerine güvenmezlerse, daha iyi yönetildiğine inandıkları ülkelerin paralarıyla işlem yaparlar ve tasarruflarını döviz olarak tutarlar. Demek ki 2002'den sonra vatandaşlar arasında Türkiye'nin iyi yönetildiğine olan inanç çoğalmış ve böylece dolarizasyon azalmış.
Gelelim dolarizasyonun azalmasının faydalarına... Bir ülkede dolarizasyon yüksek seviyede olduğu takdirde, para ve maliye politikalarını uygulamak zorlaşır. Ekonomi yönetiminin aldığı kararlara karşı halk duyarsız hale gelir. Böylece istenen ekonomik hedeflere ulaşmak zorlaşır. Ayrıca iç piyasada satın alma gücü dolara göre belirlendiğinden gelir dağılımındaki çarpıklık çoğalır ve refah seviyesi geriler. İşte bu nedenle dolarizasyonun azalması Türkiye ekonomisinde işlerin iyi gittiğinin önemli bir göstergesi oluyor.
Ayrıca dolarizasyonun azalmasıyla, yurt içinde ve dışında Türk parası üzerinden ihraç edilen borçlanma senetlerinin geri ödemelerinde oluşacak riskler de düşüyor. İç ve dış şoklarda borçlar daha kolay ödenebiliyor.
Peki son dönemde döviz mevduat hesaplarında yaşanan durum ne? Son üç ayda döviz mevduat hesapları 132.5 milyar dolardan 117 milyar dolara geriledi. Anlayacağınız, mevduatını döviz olarak tutanlar 15.5 milyar dolar tutarında döviz satışı yaptılar.
Bu satışın nedenini şöyle açıklayabiliriz. Yaklaşık üç ay önce 5 Kasım 2010'da Amerikan doları 1 lira 45 kuruş düzeyindeydi. O günden bu güne dolar 1 lira 60 kuruşun üzerine kadar çıktı. İşte bu nedenle ucuz fiyattan döviz alanlar, mevduatta tuttukları dövizleri elden çıkartıp kâr elde ettiler. Bir de şu var. Döviz alıp satma işlemleri de artık 2002 öncesindeki gibi hükümetlere güvenmeme ve korku dürtüleriyle yapılmıyor. Sadece spekülasyon amacıyla yapılıyor. Döviz mevduatının büyük bir kısmı da, dövizle ödemesi olan firmalar tarafından iş gereği tutuluyor doğal olarak.
Peki bütün bunları niye anlattık? Anlattık çünkü hâlâ Türkiye ekonomisi hakkında kuşku belirtenler var. Hele Türkiye'nin kredi derecelendirme notunu artırmamak için bin dereden su getirenler öyle tuhaf görüşler ileri sürüyorlar ki... Komik duruma düşmemeleri için, onlara tavsiyemiz, bir ülke ekonomisine güven göstergesi olan "dolarizasyon"un son yıllarda nereden nereye geldiğine bakmaları olacak.