Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Hani AK Parti hükümeti bütçeyi yönetemezdi?

Halkın oylarıyla iktidara gelen AK Parti'nin bütçeyi yönetemeyeceği ileri sürülerek, bütçe yönetiminin IMF'ye bırakılması istendi uzun bir süre. Yani "seçilmiş hükümetler bütçeyi yönetemez, bütçe hakkını, IMF vesayetine bırakalım" düşüncesi yaygınlaştırıldı bu ülkede uzun süre. Bu yaygın düşünceye rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF ile stand-by anlaşmasına haklı olarak yanaşmadı.
Dolayısıyla IMF ile anlaşma isteyenlerin hesapları tutmadı ve bütçeden rant beklentileri havada kaldı. Erdoğan'a eleştirileri ve kızgınlıkları arttıkça arttı. Hükümet'in bütçe harcamalarını keyfi olarak yükselteceği ve mali disiplini ortadan kaldırılacağı söylendi. Ama şimdi görüyoruz ki halkın oylarıyla seçilen hükümet bütçe hakkını IMF'den daha tutarlı kullanıyor. Halkın vergilerini sağlık ve eğitim harcamalarına yönlendirip askeri harcamaları azaltıyor. Böylece halkın refahını artırıyor. Oysa IMF sadece devlete borç verenlerin ve silah satıcısı zengin ülkelerin alacaklarını garanti etmenin peşindeydi.
Gelelim dün açıklanan Hazine nakit dengesine...
2011'in ilk ayında Hazine nakit dengesi fazla verdi. Geçen yılın ocak ayında 3.7 milyar lira nakit açığı veren Hazine, bu yıl ocakta 392 milyon lira fazla vererek beklentileri olumluya çevirdi. Çünkü bazı ekonomi çevreleri, haziranda seçim yapılacağını düşünerek Hükümetin bütçe disiplinini kaybedeceğini ileri sürüyorlar.
Ama yapılan bütçe uygulamaları onların ileri sürdükleri mali disiplinden uzaklaşma iddialarını hiç doğrulamıyor.
Hatta 2010 bütçe açığının tahminlerin üzerinde gerçekleşeceğini ileri süren bazı düşünce kuruluşları ve araştırma merkezleri epey mahcup oldu. Çünkü 2010 bütçe açığı tahmin edilen 50.6 milyar liranın yüzde 20 altında kalarak 40.7 milyar lira olarak gerçekleşti.
Peki bütçenin iyi yönetilmesi nasıl bir sonuç veriyor? Bütçe iyi yönetildiği için Türkiye ekonomisine güven artıyor. Zira Hükümet aktivist bir ekonomi politikası izlemiyor. Güvenilirliği öne çıkartıyor.
Böylece bütçe açığı azaldığı için borçlanma tutarı da azalıyor.
Mali dışlama etkisi olmadığından özel sektöre piyasada daha çok para kalıyor. Borçlanma faizleri düştüğü için de özel sektör daha çok yatırım yapıyor. Sonuçta büyüme hızı yükseliyor.
Ayrıca bütçe açığı azaldığı için devlet önceki yıllara göre daha az borçlanıp daha az faiz ödüyor.


Nitekim 2010 ocak ayında ödenen faizler 6 milyar lira tutarken, 2011'in ocak ayında ödenen faizler 4.4 milyar liraya geriledi.
Devlet az faiz ödeyince de, faize giden para eğitim, sağlık ve altyapı harcamasına dönüştü ve hâlâ da dönüşüyor.
Gelelim borç geri ödeme hızına... Borç geri ödeme hızını gösteren faiz dışı fazla, geçen yılın ocak ayına göre yaklaşık 1.3 milyar lira artarak 3.6 milyar liraya ulaştı.
Bundan görülüyor ki, borç geri ödemesi için, toplanan vergilerden daha fazla ek kaynak ayrıldı.
Anlayacağınız bütçenin finansmanı sağlıklı. Mali disiplin var. Dolayısıyla 2011'de bir iç veya dış şok olmadığı takdirde, Türkiye ekonomisi pekala Hükümet'in beklentisi olan yüzde 4.5'in üzerinde büyüyebilir. Bu büyümeyi dikkate alarak yatırım yapmakta fayda var.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA