Japon Merkez Bankası dün faiz oranlarını sıfıra indirdi. Japon yatırımcılar şimdi ne yapacaklar peki? Faizden para kazanmak için ne tür bir yol bulacaklar? Büyük ihtimalle, Brezilya'dan Türkiye'ye, gelişmekte olan ülkelerin bono ve tahvillerine paralarını yatıracaklar. Zira en gelişmiş ülkelerin merkez bankaları faizlerini yüzde bir ve yüzde birin altında tutuyor. Sonuçta zengin ülke yatırımcıları daha yüksek kazanç sağlayabilmek için gelişmekte olan ülkelerin yüksek faizli menkul kıymetlerine paralarını yatırıyorlar.
Bu arada zengin ülke yatırımcılarının yeni bir stratejisi var. Artık zengin ülke yatırımcıları kur riskini dikkate almıyorlar, gelişmekte olan ülke parası cinsinden borçlanıyorlar. Rakamlar da bu tercihi gösteriyor zaten. Küresel yatırımcılar, 2009 yılı boyunca gelişmekte olan ülkelerin yerli paraları cinsinden 3.7 milyar dolar tutarında tahvilini satın aldı. 2010'un ilk dokuz ayında küresel yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerin yerli paraları üzerinden sattıkları tahvillerden aldıkları tutar 22.4 milyar dolara ulaştı. The Wall Street Journal gazetesinin dünkü nüshasında, Citigroup'un verilerine dayanılarak bir tespitte bulunuluyor ve Filipinler'in yerli para üzerinden bir ay önce ihraç ettiği yüzde 5 faizli tahvillere küresel yatırımcılar tarafından ihraç tutarının 13.5 katı talep geldiği belirtiliyor.
Peki küresel yatırımcıların artan yerli para üzerinden menkul kıymet talebi karşısında Türkiye ne yapacak? Eğer Merkez Bankası, politika faizlerini yüzde 5 ve hatta altındaki seviyelere geriletmezse, yüksek küresel talep nedeniyle Türkiye'ye sıcak para girişi hızla artacak. Ve Türkiye, gereksiz yere yüksek faiz ödeyerek finansman maliyetlerini yükseltecek, kalitesiz yatırımlarla kaynak dağılımı bozulacak ve enflasyon da artacak. İşte bu nedenle faizlerin indirilmesi şart! Çünkü artık küresel yatırımcı kur riskini dikkate almıyor. O halde hâlâ yüksek faizde diretmenin anlamı yok.
Eğer enflasyona karşı, yüksek faiz politikası bir önlem olarak kullanılıyorsa, o zaman şu noktaları da açığa kavuşturmak gerekir.
Merkez Bankası, dün açıkladığı enflasyon raporunda, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki hızlı artış nedeniyle tüketici enflasyonunun yıllık yüzde 9.24'e ulaştığını belirtiyor. Çünkü işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yıllık artış oranı Merkez'e göre yüzde 28.74'e ulaşmış bulunuyor. İşlenmemiş gıda fiyatlarındaki hızlı yükseliş sorununu, faizleri yüksek tutarak ya da artırarak çözmek mümkün olamaz. Ayrıca, bu yılın ilk altı ayında geniş tanımlı para arzı yüzde 7.2 arttı. Yine bu yılın ilk altı ayında ekonomi yüzde 11 büyüdü. Bu rakamlar dikkate alındığında, ekonomide parasal bir genişlemeden bahsetmek mümkün olamaz.
Dolayısıyla faizleri indirmemekte diretmek, düpedüz bazılarının cebine haksız kazanç koymak anlamına geliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan faizlerin indirilmesi gerektiğini sık sık görüş olarak belirtiyor. Bağımsız Merkez Bankası'nın, yüksek faizle ilgili soru işaretlerini ve kuşkuları daha fazla artırmak istemiyorsa, Başbakan'ı dinleyip faiz indirmesinde fayda var.